Kafası karışık bir kulunum Tanrım. Bazen hayat bir bardak su gibi duru, saf, şeffaf, kana kana içtiğimiz bazen dilimizde cam kırıkları, kanayan yaralarımız…
Seni seviyorum Tanrım seni sevmenin hazzı yüreğimde. Okul bahçesinde oynayan çocuklara bakıp gülümseyen bir temizlik işçisi kadının gülümsemesi gibi, her insanın çamur da olsa ruhunda kalan o son temiz yer gibi, bir kedi sırnaşıklığı, bir köpeğin gözlerindeki parıltı gibi, bir çocuk gülümsemesi gibi, denizde balık nasılsa öyle işte.
Aslında bütün yarattıkların seni seviyor Tanrım. Peygamberi başka, dini başka olsa da farklı yollardan seni sevmeleri.
Bildiğimiz bütün bu tarih, medeniyetler, savaşlar, ölümler seni sevmenin başka bir yolu olmalı. Salgın hastalığın dalga dalga yayıldığı bu günlerde seni daha sık anıyoruz. Seni daha çok seviyoruz Tanrım.
İnsanlık olarak sınanıyoruz, ortada gezen o kadar çok senaryo var ki. Neye neden ne kadar inanacağımızı bilmiyoruz. Bildiğimiz küreselleşmenin bir salgın hastalıkla nasıl küçüldüğü yeniden ulus devlet olmanın önemini fark ediyoruz. Bir de gördüğümüz bilimle dinin çatışması gibi bir algı oluşturulması.
Sosyal ağlarda geçenlerde okuduğum bir cümle çok güzeldi. “Herkes din çalıştı soru biyolojiden geldi.” demişti sözün sahibi güzel bir arkadaşımız. Bilimin önemini anlatıyordu. Yine seyrettiğim bir görüntü beni güldürmüştü. Adamın biri eline sumak almış bir kadının rüyasını anlatıyordu. Bu rüyada abdestli namazlı bir kadın peygamberimizi görmüşmüş güya peygamberimiz elinde sumak bunu kullanın demiş bu korona salgınına iyi gelir demiş. Tek çaresi bu demiş. Diğer gün bir baktık Adıyamanda sumak satışları artmış. Stoklarda kalmamış. Karaborsa olmuş yani. Evet sumak bir nimet diğer nimetler gibi faydaları çok. Kullanmakta fayda var tabiî ki.
Ama inançlarımızı her şeye alet edip bu kadar ucuzlatmalarından bu kadar basitleştirmelerinden bıktık artık. Nereye kadar insanlarımızın temiz duygularını sömüreceksiniz. Yok, mu bir sınırı.
Oysa güzel yürekler güzellik sunar, güzellik içer, güzellik koklar, güzellik saçarlar etrafa. Bu dünyada cehennemi yaşayanlar, açlar, garibanlar, masumlar, vatan için canını verenler ölüp ölüp yeniden doğanlar. İsyanları yüreklerinde asılı kalanlar…Güzel yürekler onlar.
Ya bu kötüler. Kimi adam kesiyor kimi kedi boğazlıyor kimi kadın doğruyor. Kan seviciler, katiller, insanları seninle korkutup seninle altadanlar, kırk haramiler, tarihin yazdığı kötüler ve yazamadığı kötüler. Yüreğinde Tanrı korkusu taşımayan, cennetini bu dünyada yaşayanlar. Dedim ya Tanrım kafası karışık bir kulunum işte. Bu saydıklarım ve daha sayamadıklarım bunlar da seviyorlar mı seni?
Bu yaşadığımız zor günlerde bilime olan inancımız, saygımız artıyor. Umudumuzu bulunacak bir ilaca bir aşıya bağlıyoruz. Ve güzel olacak her şey diye umud ediyoruz. Seni seviyoruz Tanrım. Seni seviyoruz.