TANJU ÖZCAN'A 17'İNCİ MEKTUP

TANJU ÖZCAN'A 17'İNCİ MEKTUP

Sevgili Başkanım;

Uzun zaman oldu görüşemedik, 

En son köşe yazımı 2 ay önce yazmışım. 

Hiç bu kadar ara vermemiştim. 

Nedendir bilmem elim kaleme gitmiyor. 

Bazı arkadaşlar; ‘Yılsonu geldi, meclis üyelerini, siyasileri, bürokratları değerlendirmeyecek misin?’ diyorlar. 

Amannn neyini değerlendireyim.

Biz yıl boyunca derdimizi anlattık, onlar bize şeyini salladı.

Geçelim.

***

Gel ki senin 5 yılını değerlendiren bi haber dizisi hazırladım. 

‘Tanju Özcan 5 yıl önce ne söz verdi, 5 yılda ne yaptı?’ diye. 

Haberde sadece görünen değil arka planda yaşananlarda var. 

Güzel bi haber dizisi olacak ama adayların netleşmesini bekliyorum. 

Alaaddin Yılmaz’ı bize arattıran seni de ararız diye korkuyorum! 

‘Daha kötüsü olmaz’ deme, olmazlığın uç sınırlarını yaşıyoruz.

Siyasette artık hiçbir şeye şaşırmıyorum ama hiç bir söylenene de inanmıyorum. 

Şaşırmayınca ve inanmayınca mutlu oluyor insan.

***

Bu sabah tıraş olmak için Hüseyin Tayşi’ye gittim.

Ona ulaşmak sana ulaşmaktan daha zor. 

Tıraş bu, mektupla da olmuyor.

Neyse konuya geleyim;

TRT Müzik’te Damlalar programı vardı. 

Gülay’ı gördüm. Moralim bozuldu.

Yaşlanmış, tanıyamadım.   

Takvimlerden Haberin Yok mu? yu söylüyordu.

Ne güzel türküdür;

‘Takvimlerden haberin yok mu geçiyor yıllar

Bana küsmüş yüzüme gülmez zâlim aynalar

Kimimiz yorgun, kimimiz vurgun, kimi isyankâr

Acı gerçek bu, ömrümüz bir su, içiyor yıllar’

Ahhh Başkanım, bak 5 yıl su gibi akıp gitti. 

***

Bu arada geçen haberlerde gördüm;

Bahçelievler’de parkcık açmışsın. 

Eeee, ‘Yüzme bilmeyen suya düşünce saman çöpünden medet umar’

Gel ki, benim takıldığım parkın ismi.

Kırk kere söyledik sana yerli düşün diye. 

Türkan Saylan benimde sevdiğim değerli bir insandı. 

O ayrı konu ama Bulvara zaten Türkan Saylan ismini vermişsin. 

Az biraz yerli ve siyasi düşünsen.

Bahçelievler’de yıllarca muhtarlık yapmış, mahallenin ilk kadın muhtarı merhum Meliha Bandakçıoğlu’nun ismini parka versen, kurdelesini de Yener Amcaya kestirsen daha güzel olmaz mıydı?

İşte, alışık olmayan bel kemer tutmuyor.

***

Birde şu yabancı tabela olayı var. 

Kaç kere söyledim; yabancı tabelaya, yabancı isimlere karşıyız derken alfabeden bahsetmiyoruz. 

Mesele Arap alfabesi veya latin alfabesi değil.

Mesele Türkçe’dir. 

Bugün başını kaldırdığında,  tabelalarda Türkçe isimler görmüyorsan, yerli ve millilikten bahsedemezsin.

Bunun Arabı da, İngilizi de, Fransızı da bir. 

Senin Rasim’e dönel kavşaklarda ki kaçış rampasını anlatamadığım gibi, sana da yabancılaşmayı anlatamadım. 

Benim suçum olsun. 

Lakin dedik ya zaman çabuk geçiyor. 

Aha seçim geldi çattı. 

Köprünün altından çok sular aktı. 

Yanında kiler cukkayı doldurup keyfine baktı. 

Onlara söyle; ‘Kıçına yılan kaçan leylek arar dururmuş’

Leylekler göç edeli çok oldu. 

Tahminimde odur ki; görüp görecekleri buydu...

***

Neyse Başkanım;

Vaktini fazla almayayım.

Arayı fazla açmam, fırsat buldukça yazarım,

Bir şey değişmez bilirim, boynumu büker ağlarım...

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

Mehmet DEMİRCİ yazıları

14ARA2023