Kaç gündür telefonu kapalı.
Meraklandım.
Alpağut’tan Yukarı Soku kaç adım.
Vardım gittim.
Kapı duvar! Bahçe penceresinden içeri baktım. Kimse yok.
Komşusu Yığılcalı teyzeye sordum.
‘Yaylaya çıktı, Eylül’e kadar gelmez’ dedi.
Ahhh Asiye hala! Şimdi yaylaya çıkma zamanı mıydı?
Yüreğimin darlığını başka türlü atamam.
At yaylasında bir mandanın çamurda yuvarlanması gibi cümlelerini vücuduma sürüp şifa bulmalıyım.
Yıkanmalıyım.
***
Kürkçüler’den döne döne vurduk kendimizi yayla yoluna.
Kapıda iskemlesine oturmuş, sırtını güneşe vermiş, eti çekilmiş kemiklerini ısıtıyor.
Selam vermeye fırsatım olmadı.
‘Eşek sipasi nerde kaldun. Kaç gundur yolunu gözleyrum’ dedi.
İlaç saati gelmiş hasta gibi ellerine sarıldım. Öpüp başıma koydum.
Kızılcık tarhanasının kokusu kapının eşiğinden süzülüp, burnumdan geçip, ciğerlerime iniyordu.
‘Senin için yaptım. Hadi iki kase koyda birlikte içelim’ dedi.
Bir metre önünü göremeyen o yaşlı yorgun gözleriyle benim geleceğimi görüp, kızılcık tarhanasını pişirmesinin şaşkınlığındayım.
“Göz görmez Memedim! Gören gönüldür.
Bak sen gözünün önünde olanları göremiyorsun.
Saçma sapan yazılar yazıyor, haberler yapıyorsun” dedi.
Haklıydı.
***
Sadece sen değil, Ak Partinin töngemen siyasetçileri de göremiyor!
Koltuk ve makam hırsı gözlerini kör etmiş, kalplerini kapatmış.
Küçük dünyalarında, küçük hesaplar peşinde kedi gibi kuyruklarına takılmış dönüp duruyorlar.
Benim Tanjum öyle mi?
Siyasetçi dediğin dağın ardını da görebilendir.
Git Ak Partililere söyle;
Tanju’nun ihraç olmaması için yatıp kalkıp dua etsinler.
Tanju Başkan ihraç olursa Bolu’da Ak Parti biter!
Hayretle gözlerine bakıyorum.
Ne demek istediğini anlamaya çalışıyorum.
Başlıyor anlatmaya, büyük bir heyecanla dinliyorum.
***
‘Sen’ diyor, ‘Tanju Başkanın tüm bunları hesaplamadan yaptığını mı düşünüyorsun?
Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum hala. Ben, Bolu’nun bu kadar sorunu varken, enerjisini başka işlere harcamasına kızıyorum’
Çemberinin altından gülümsüyor.
Siyaset, şov işidir Memedim. Siyasetçi adam popolist olur.
‘O dediğin popülist olmasın’ diye düzeltiyorum.
Ne b.k ise işte. Gavur kelimelerini aklımda tutamayrum.
Benim tanıdığım Tanju, tüm yaptıklarını hesaplamıştır.
Pencerede yaptığı dansı bile.
Mubareğun uşağına yakişiyi da...
‘He bilirim iyi oynar’ diyorum.
Kızıyor.
‘Bi b.ktan anlasaydın, Fatih Metin’i kazandırırdın, o kadar danışmanlık yaptın ona’ diyor.
Bak Tanju Başkan’da hep aynı şeyi söyleyip duruyor. Kırk defa dedim;
Evet ben Fatih’i destekledim. Bugün olsa yine desteklerim. Ama danışmanlık yapmadım. Onun etrafında akıl vereni çoktu...
‘Neyse konumuz o değil’ deyip sözümü kesiyor.
***
Bak Memedim;
Tanju Başkan tüm planlarını Cumhurbaşkanı adaylığı üzerine yapıyor.
Düşünsene Bolu’dan kaç tane Cumhurbaşkanı adayı çıkabilir.
Bırak Bolu’yu Türkiye’den kaç tane çıkabilir.
Tanju bu fırsatı yakalamışken, bırakır mı?
‘Ben de olsam bırakmam’ diyorum.
‘Bak kızılcık tarhanasını yedin kafan çalişmaya başladı’ diyor, birlikte gülüyoruz.
Bugün Tanju Başkan’ın CHP’den ihraç olması demek, Cumhurbaşkanlık adaylığı yolunun tamamen açılması demektir.
Bizim halkımız mağduriyeti sever.
Bir de %5-6 oy aldığını düşün.
Bakanlık koltuğu garanti olur.
‘Kafam karışıyor. Ne bakanlığı hala’ diyorum.
‘Onu başka zaman anlatırım’ deyip devam ediyor.
Düşün Cumhurbaşkanı adayı olarak çıktı.
Kaybedeceği ne var. Hiçbir şey.
En kötü ihtimal Belediye Başkanlığına geri dönecek, üstelik Cumhurbaşkanı adayı olmuş biri olarak.
***
Doğru diyorsun hala ama Cumhurbaşkanı adayı olursa Bolu’da Ak Parti niye bitsin ki?
Kızılcık tarhanasının etkisi geçti anlaşılan, dolapta keşli cevizli erişte var getir onu da yiyelim” diyor.
Keşli cevizli erişteye yok demem. Alıp geliyorum.
Cumhurbaşkanı adayı olan bir ilde seçim sonucu farklı olur Memedim.
Seni bilirim Ak Parti’ye oy vermezsin ama Tayyip Bey’e oy verirsin.
Doğrudur hala, daha öncede Tayyip Bey’e oy verdim.
Peki Tanju Cumhurbaşkanı adayı olursa oy verir misin?
Bolu için, şehrim için veririm tabi.
Ha işte Tanju Başkanın yakalayacağı bu rüzgar seçimlerde Bolu’da Ak Partiyi bitirir.
Ak Parti’nin adayları, Tanju Özcan’ın gölgesinde kalır.
***
Hiç bu açıdan bakmamıştım Hala,
Eeee, sen yok o kaldırımdır, yok biyolojik gölettir, yok çiçektir, böcektir uğraşıp duruyorsun.
Hanım ağanın eteğine takılmış gidiyorsun. Göremezsin tabi.
Hacet bayramlarında kavurma pilav yiyerek olmaz bu işler.
Hacet’in ne olduğunu bileceksin.
O ruha erişeceksin.
***
Neyse halam, bugünlük bu kadar yeter.
Düşünmek istemiyorum. Ruhum yoruluyor.
Hadi kollarına al beni, kucağında yatayım.
Sen saçlarımı okşarken, ben derin uykulara dalayım.
Burnu kızıl erik ağaçlarının altında yarına uyanayım...
Eeeee, eeee, eee, piştt, piştt, pişşt...
