Bizler, bu şehrin yazarları, gazetecileri olarak;
Siyaset üstü konuşmak zorundayız.
Onlar; Bolu’ya siyasi baktıkları için hataya düşüyorlar.
Dün karşı çıktıkları konuları, bugün siyasi olarak savunmak zorunda kalıyorlar.
Dün savunduklarına, bugün siyasi olarak karşı çıkıyorlar.
Bunun için, siyasetten arınmış Bolu’yu düşünen insanlara ihtiyacımız var.
Egomuzu, kıskançlıklarımızı bir kenara bırakıp,
Bolu’nun etrafında toplanmak zorundayız.
Bu şehri, siyasilerin hırslarına kurban edemeyiz.
***
Geçtiğimiz günlerde gazetemizde;
‘TÜGVA’da Duayı Arzu Hanım Yaptı!’ başlığıyla bir haber yayımladık.
Haber aslında bir fotoğraf haberdi.
Şimdi kalkıp gazetecilik dersi verecek değiliz.
Yerel habercilikte, gazetecilerle siyasiler, bürokratlar veya sivil toplum örgütü başkanları arasında bu tür takılmalar olur.
Meramımızı anlatmanın bir başka yoludur.
***
Yani ortada gerçek anlamda bir dua yoktur.
Arzu Hanım’ın; “Vatan, millet, bayrak ve Alem-i İslam için ortak paydada buluşan değerli Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerimizle bir araya geldik. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız!” dilekleri var.
Dua olarak kabul edebilir miyiz?
Tabi ki edebiliriz.
***
Çocukluk yaşımızda, aynı rahle önünde diz çöküp Kur-an okuduğumuz.
Akif’in şiirlerine birlikte ağladığımız arkadaşlarımızın, bu dileğe (duaya) ‘Amin’ demelerini yadırgayamayız.
Bizim yaptığımız ‘idğam-ı şemsiye’dir.
***
Eliflamın, lamının okunmayarak gelen harfin şeddeli okunması.
Lamın ıdğam edilmesi.
Güneş varken yıldızların görünmediği gibi,
Arzu hanım varken, diğerlerinin görünmeyişidir.
Bir başka anlatımla;
Trabzon’un (ı) sıyla aynı kader diyebiliriz.
Varlıklarından eminiz ama görünmüyorlar!
***
Burada şüpheye düştüğümüz tek konu,
Idğam-ın, tam ıdğam mı, yoksa nakıs idğam olarak mı gerçekleştiğidir.
Birinci ses ikinci hareketli sese tam olarak mı dönüşmüştür,
Yoksa kısmi bir dönüşüm mü olmuştur.
Onu da Rabbim bilir!
***
Ahhh Ğolozlu İsmail Hoca,
Mekanı cennet olsun,
Az uğraşmadı benimle,