Gençler
Popüler,
Lady Gaga…
İnsanların bir arada yaşaması bir zorunluluktur. Bu yaşama biçimi, dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma işbirliği gibi kavramlara anlam katar. Bu yaşantı biçiminden doğan ve ortak olan davranış, düşünüş ve yaşayış biçimleri vardır. Yazılmış veya yazılmamış kurallar, norm ve ölçüler insan olmanın bir değer olduğunu, bu yüzden insanın, sadece insan olmasından dolayı saygıya değer bir varlık olduğunu bu yaşama biçiminden çıkarmak mümkündür. Türk toplumunda yazılı kurallar kadar, yazılmamış olanlarında büyük önemi vardır. Bütün bunların hepsi kültür dediğimiz kumaşın desenleri gibidir; renk, renk, çeşit çeşit, ama bir bütün olarak halı ve kilim deseni gibi… Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge, kutsal kitaplar, kişi ya da kurumlar arası sözleşmeler yazılı kurallardır. Bu kuralların müeyyideleri vardır. Müeyyideyi çiğnemek, yok saymak, cezalar ile tecziye edilir. Toplumsal ilişkilerini düzenleyen gelenekler, görenekler, ahlak ve görgü kuralları gibi yazılı olmayan kurallarda vardır. Toplumsal ilişkilerde, yaşama biçimin etkileyen durumlarda meydana gelebilir. Tv, radyo, telefon, bilgisayar ve modanın da etkisinin olduğu söylenebilir. Yazılı kuralların karşılığı hukuk kitaplarında bulunmakla birlikte, yazılı olmayanları hukuki bir cezadan çok toplum tarafından hoş görülmeyen, anlayışları değiştiren, yanlış çağrışımlar yapan durumlar ayıplanarak cezalandırılırlar. Bu kavram bizim kültürümüzde önemli görülmekte, buna uymayanlar tecrit edilmektedir.
İnsanların, statü ve rolleri ne olursa olsun kendimizi ifade edebilmek bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç karşımızda ki insanı kırmadan, değerlerine saygı göstererek yerine getirilebilir. Bizim toplumumuza has olan yaşam tarzımız, giyim tarzımız ve değerlerimiz kısaca kültür kalıplarımız mevcuttur. Aileye hayatımız, hayır hasanat işlerimiz, misafirperverliğimiz Türk toplumunun değerleri arasında yer alır. Yazılı olmayan sosyal kontrol aracımız olan bu kültür değerleri, popüler kültürün gölgesi altında kalmaktadır. Türkiye müthiş bir kültürel saldırı içinde bulunmakta, gençlerimize modeller beyin yıkama etkinlikleri içinde sunulmaktadır. Siber saldırı, siber zorbalık ve illuminati, subliminal öğrenme kavramları kültür kumaşımızı ucundan kulağından kemirmeye başlamış, kültür atlasımız yara bere içinde kalmıştır.
Gençlerimizin Doritos'un "Yerli Gaga Kim Olacak" adlı kıyafet yarışmasına gösterdikleri ilgi, hırs ve heyecan karşısında elimizi şakağımıza koyup düşünmemiz gerekmez mi? Birinci olunca ne olacak? Bu soruya organize edenlerin verdiği cevap; ‘Lady Gaga ile tanışacaklar’ olmaktadır….. Lady Gaga, siyonizmin dünyaya sunduğu "illuminati prensesi"dir. Bu gibi şöhretler, gizli servislerin, siyon ajanlarının ustalıkla kullandıkları kimselerdir. Bir kültürü aşındırmanın yolu, bu modellerin kullanılıp, gençliği asıl amacından uzaklaştırmaktır. Siyonların izledikleri bu yol, soysuz sopsuz dünya vatandaşı yetiştirmektir. Milli kültürlerin en büyük faydası, kendi insanına aidiyat şuuru, mensup olma düşüncesi, mesul olma sorumluluğu kazandırır. Gençlerimiz, kendi kültürlerinden uzaklaştıkça yukarıda saydıklarımızı kaybeder ve kişilik buhranı içinde kalırlar.
Eğitim psikolojisi ve pedagojiyle ilgilenen birçok uzman bilmektedir ki, çocuklarda ki kişilik şekillenmesi erken yaşlarda başlamakta, altı yaşında belli bir kalıba oturmaktadır. Lady Gaga konserindeki yaş gurubuna bakınca 13-21 yaş aralığında bir ağırlığın olduğunu düşünürsek, nereye gidiyoruz sorusunu bir daha sormak zorundayız. Bu lümpen ve hercai davranışlarla kendinden geçen gençliğimiz, bizim kültür kumaşımızda güve sinsiliğinde yol almaktadır. Şimdi kültürümüzü kemirenler, çok yakın bir zamanda kendi kişiliğini de kemirecektir.