BİLGİ GÜÇ VE KUVVET EĞİTİMİN ÜRÜNÜDÜR

İlerici!...

Gerici!..

Eğitimli…

Yukarıda yazılan ‘ilerici/gerici kavramları eskidi ama eğitim sürekliliğini korumaktadır. Günümüzde eğitim sistemlerinin başarısı, etkililiği ve verimliliği ile ölçülmektedir. Aynı zamanda başka sistemlerle etkileşim hâlinde kalan eğitim sisteminin etkililik ve verimliliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Okul yönetimi şu gözlemi yapmalıdır; Hayatın bazı alanlarında başarılı olan kişilerin temel ve ortak özellikleri bulunmaktadır. Bu gibi insanlar sorumluluk almaktan kaçmaz, tam aksine sorumluluk almak için istekli olurlar. Günümüzde bazı insanlar hiç risk almaz ve kesin olmayan, sonucu tahmin edilemeyen çalışmalardan uzak dururlar. Oysa başarılı kişiler gerçekçi riskler alabilirler. Zorluk düzeyi kendileri için uygun riskler alır ve hedefler belirlerler. Çok gayret harcamak ve hiç gayret göstermemek insanın kendi kontrolündedir. Başarılı kişiler çok çaba harcarlar ve elde ettikleri başarının sebebi olarak da harcadıkları enerjiyi gösterirler. Başarısız olduklarında ise kimseyi suçlamadan, kendilerinin az çaba harcadıklarını ifade etmekten çekinmezler.

Dünya da hiçbir ülke gösterilemez ki, kalkınmaları eğitimin dışında şekillenmiş olsun. Eğitilmiş insan gücü, ülkelerin en büyük kuvvet kaynaklarıdır. Eğer bir ülke, ileri düzeyde bir yapıya sahipse, mutlaka temelinde eğitilmiş insan gücünün yarattığı katma değer bulunmaktadır. İleri düzeyde olan ülkelerin eğitim düzeyleri de mutlaka yüksek seviyede bir barem oluşturmaktadır. Eğitimin önemini daha önce keşfeden ülkeler diğerlerine göre çok daha fazla ileri gitmişlerdir. Eğitimin sadece davranış değiştirme işi olmadığını anlamışlar ve kalkınmada, gelir elde etmede önemli bir kaynak olarak değerlendirmişler ve halen de ciddi ölçüde yararlanmaktadırlar. Geliştirdikleri kurumları dünya çapında tanıtmışlar ve böylece her ülkeden öğrenci yetiştirmekte ve karşılığında zengin olmaktadırlar. Eğitilmiş insan gücü; milli mukavemeti yüksek, mensubiyet heyecanı içerisinde, mesul olma duygusu ile yetiştirilmiş ise her durumda ülkesi ve toplumunu kalkındırıp, geliştirebilmektedir.

Eğitimli insan gücünün yakın tarih içinde mevcut örnekleri bulunmaktadır. 1939-1945 yılları arasında II. Dünya savaşı sonrasında Alman Toplumu ile Japonya yakın tarihimiz içinde bunun en iyi örneklerindendir. Yükselme Devri Osmanlı Toplumu, dünyanın en gelişmiş devleti idi. “Turkish Ottoman Empire”, kendisine saygı duyulan, politikaları Avrupa, Asya ve Afrikada geçerli olan bir devletti. Fazla güvenden kaynaklanan bu durum, gelişen dünyayı algılamada yetersiz kaldı. Böylece güç kaybına sebep oldu. Kaybedilen bu güç yerini durağanlığa bıraktı ve  bu durağanlığı uzun sürdü. Bu durağanlık içinde rol oynayan dönme ve devşirme zihniyetinin payının inkâr edilemez bir yanı vardı. Öyle ki, Türk Milletinin kendi bağrından çıkmış öz çocuklarının, ilim ve irfan yönünde ötelenmesi, önemli bilim çalışmalarının dışına itilmesi, bu durağan sürece uzun bir boyut katmıştır. Anadolu da bir söz vardır. “El elin eşeğini türkü çağırarak arar.” Bizim kayıplarımız yüzümüze, ‘üzüldüm diyerek, arkadan el çırpıp sevinenlerin yüzünden, uzun bir süre bulunup yerine konulamadı. Avrupa da gelişen çağcıl girişimlerin, yani rönesans ve reformun değerini takdir edemedi. Daha açık bir ifadeyle önce buna ihtiyaç duyulmadı.

Okul denilen örgütün eğitim sistemi içindeki yeri ve önemi okulun eğitim yönetimini meydana getiren tipik bir kuruluş oluşu, sistemin en stratejik parçası bulunuşu ve eğitimi değerlendirebilme araçlarının başında gelişidir. Bu üçüncü özelliği, okulu halka en açık ve halk ile en çok ilişkisi bulunan bir sosyal örgüt olmasından ileri gelmektedir. Sistemin verimi okuldan geldiğine göre, okul yönetimi ve yöneticisinin sistemin başarısı üzerindeki etkisi büyük olmaktadır. Yönetenler, bütün sosyal bilimlerden genel manada haberdar olmak ve gerektiğinde onlara da müracaat etmek zorundadır.

Okul yönetiminin önemi, aslında yönetimin görevinden doğmaktadır. Yönetim geçici ve anlık değildir. Bir yerde başlayıp bir yerde bitmez ve hep devam eder. Birbirini tamamlayan faaliyetler ve davranışlar dizisidir. Fonksiyonlarıyla yaşar. İnsanlar ve örgütler var oldukça, yönetim de var olacaktır. Yönetim, insanlar ve örgütlerle birlikte yaşamaya devam eder. Çünkü o, fonksiyonları ölçüsünde bir süreçtir.

Yönetimin görevi, örgütü amaçlarına uygun olarak yaşatmaktır. Okul yönetiminin önemi ayrıca, okul yöneticisinin yetki ve sorumluluğunu da belirtir. Yönetiminin çok yönlü tanımları, yöneticiye çok yönlü yetki ve sorumluluklar yüklemiş bulunmaktadır.  Bunlar okul yönetiminin değerini yükselttiği kadar, önemini de artırmaktadır. Eğitimin önemini daha önce keşfeden ülkeler, diğerlerine göre çok daha fazla ileri gitmişlerdir.

Geliştirdikleri kurumları dünya çapında tanıtmışlar ve böylece her ülkeden öğrenci yetiştirmekte ve karşılığında zengin olmaktadırlar. Gözlem yapmak teknik bir mecburiyettir. Psikolojiden kişiyi, sosyolojiden toplumu, tarihten tecrübeyi, antropolojiden kültürü, ekonomiden büyümeyi, felsefeden ise bakış açılarını alan yönetimin, bunlardan yoksun kaldığı zaman hareket edemeyecek kadar dar bir alana sıkışacağı açıktır. Bilgi, güç ve kuvvet eğitimin ürünüdür.

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

Fehimdar ÇİFTÇİ yazıları

3EYL2016