İmar tadilat başvuruları görüşmeleri. İmar komisyonundan gelen raporların görüşülüp karara bağlanması. Belediye meclis toplantılarının olmazsa olmazıdır. Belediyecilik deyince aklınıza ilk gelmesi gereken konu budur. Bitmez! Her dönem, her daim belediyelerin bir numaralı gündem maddesidir. Her toplantıda karşınıza çıkar ve oldukça uzun bir mesai verilir. Bir o kadar da sıkıcıdır.
Bu konuda, bu kadar çok mesai verilmesine rağmen şehirlerimizin eciş bücüşlüğü ortadır. Geçmişten günümüze, geleceğe yönelik düzgün imar ve iskân planlamaları yapamadığımız için ülkemizin bitmeyen kanayan bir yarası olarak devamlılığı olan bir meseledir. Zaten başlıkta bulunan “TADİLAT” kelimesi de işin zamanında gerektiği gibi yapılmadığı, eksik bir şeylerin kaldığı ya da orijinalinin dışına çıkılmak istendiğinin mealidir. Tabi hemen hemen her plan değişikliği, belediye içinde bir gelir kapısıdır. (Değer artışı kazancı vergisi) Yani zamanında eksik ya da hatalı uygulamaya olur veren idare sonrasında düzeltilmesi ya da değiştirilmesi için tekrardan mesai harcar ve bu işten de gelir elde eder. Çünkü o zaman bu zaman değildir. Bu gelir eskiden tamamen belediyelere aktarılıyorken daha sonra yapılan bir kanun değişikliğiyle ciddi bir oranı da Ankara ya gitmektedir. Belediyelerin en gözde ve en çok mesai yapan komisyonu imar komisyonudur. Bu komisyonda yer almak bir ayrıcalıktır. Özellikle bu sektörde çalışan meclis üyeleri için bir prestijdir.
Belediyeler en yüksek resmi ve gayri resmi geliri inşaatlardan kazanır. Bugün büyüme kontrolünü kaybetmiş, betona gömülmüş şehirlerde yasmamızın bir nedeni de budur. Bu geliri sürdürmek adına belediyeler sürekli olarak arsa üretmek için çalışırlar, İnşaat sektörünün paydaşları da bu konuda kamuoyu baskısı oluşturur. Güdük bir şehir olarak mı kalalım, köy mü olalım, gelişmeyi hak etmiyoruz gibi propaganda yaparlar. Bolumuzda son 15 yıldır bu kötü etkileşimden nasibini almakta ve beton bloklar artık kuzey yamaçlarımıza kadar dayanmaktadır. Gerçek olan şu dur ki yaşanılmaz ve tüm özelliklerini kaybeden bir şehir olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz.
Şehirlerin, özellikle Bolu gibi özel coğrafyaya sahip şehirlerin planlamaları sadece yerel idareye bırakılmamalıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu genel şartlar, gelir dağılımındaki adaletsizlik, gelecek kaygısı, geçmişten gelen eksikliklerimiz, insanımızın hayata bakış anlayışını olumsuz etkilemekte en kötüsü de doyumsuz, kişisel menfaat odaklı canlılara dönüştürmektedir. Görev yaptığımız süre içersin de üst yaka mahallerinin içine alan kapsamlı bir plan revizyonu gündeme gelmişti. Yani daha önceki yönetimler tarafından yapılan plan tekrardan revize edilecekti. Sonuç olarak bu yolla yeni gelir kapıları elde edilecek, bir kısım insanlar bu değişiklikten kazanç sağlayacak bir kısım insanlarda doğal olarak sıkıntı çekecektir. Bu planlama için yerli bir firma yerine Almanya da ki kardeş şehrimiz NEUSS dan destek alalım ve kalıcı bir planlama yapalım dedim. Çünkü şehir planlama konusunda bizden çok daha ileridedir Almanlar. Tabi kabul görmedi. Çünkü biz her şeyi iyi biliyorduk. Onların grisi olmazdı. Bizde ise gri olmadan iş olmazdı.
Sonuç olarak yerel yönetimlerin kanayan bir yarasıdır ‘İmar Tadilat Başvuruları’ Belediye meclislerinin ciddi mesaisini alır. Sebebi de öncesinde eksik, hatalı, baştan sağma ve kişiye özel uygulamaların yapılmasıdır. Özellikle mesleği inşaatla ilgisi olmayan üyeler için ise büyük bir ıstıraptır. Şehrin yapılacaklarıyla değil yapılmışlarıyla uğraşmaktır. Belki hataları düzeltmek olarak yumuşatılabilir ama eğer kurumsal bir yapıysan en doğrusunu yapacak, en doğrusunu uygulatacaksın, en doğrusuna onay vereceksin. Peki öyle mi? Maalesef değil!