Üyesi ve gönüllüsü olduğum ata ocağım CHP’nin Bolu Belediyesi Meclis üyesiydim. Kadim şehir Bolumuz konumu itibarıyla her dönem ilgi çeken bir cazibe merkezi olmasına rağmen, şehircilik noktasında pek de iyi bir gelişime sahip olduğu söylenmezdi. Özlenen farklı ve dinamik bir yönetim modeliyle şehrimiz bambaşka bir noktaya taşınabilir düşüncüsüne sahiptim. Başlangıçta bütün grubumuzun da bu idealleri taşıdığına inanıyorum. Esas amaç, bütün meclis üyelerinin ortak gayesi, Bolu’nun havasını, suyunu, toprağını, dağını, taşını, gölünü koruyup gelecek kuşaklara bu şehri temiz bir şekilde bırakmak olmalıydı.
CHP ve İYİ partiden oluşan meclis üyelerimizin hemen hepsini bire bir uzun yıllardır tanıyordum. AK Parti ve MHP’li üyelerin bir kısmını gıyaben tanıyordum bir kısmıyla kısa sürede tanış olduk. Bütün üyelerle, Bolu öznesinde karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde birbirimizi kırmadan 4 yıllık görev süresi geçirdim. Başkanı ve olduğum komisyonlarda sayısal üstünlüğümüze gerek kalmadan gelen bütün konuları oy birliğiyle alıyorduk.
Belediyeler sistemin bir getirisi olarak siyasi partilerin arka bahçesidir. Bu durum özellikle belediye yönetimlerinde esası yani Bolu öznesini bir kenara bırakıp usule yani siyasi görüşü ön plana çıkartır, bu da tartışmalara ve ciddi seviyesizliklere yol açar. Maalesef birçok meclis toplantısı gereksiz tartışma ve atışmalarla geçmiş, gereksiz uzamış, Bolu Belediyesi meclis toplantıları Türkiye çapında ilgi görür hale gelmiştir. Her ne kadar kulağa hoş gelse de ülke insanımızın zamanını nasıl boşa geçirdiğinin bir göstergesidir. Bulundukları yerden kilometrelerce uzaklıkta 180.000 nüfuslu bir şehrin belediye meclis toplantıları seyretmek için gün sayılıyordu.
Tabi bu, Sn. Tanju Özcan’ın siyasi tecrübesinin, ciddi bir ince mizah anlayışı ve kara mizah zekasına sahip olmasının getirisiyle siyaseti manipüle etme başarısıdır. Halkın ne duymak istediğini çok iyi biliyordu.
3 dönemlik AK Parti Belediyesinin düşmesiyle bazı eski defterler açılmış ve o dönemde CHP grubuna verilen sıkıntılar bu sefer AK Parti grubuna veriliyordu. Belediye binası içinde mecliste grubu ve temsilcisi olan diğer partiler için bir grup odası yoktu ve bizim dönemimizde de verilmemişti. Mesela, Meclis Gündemi, Cumhur İttifakı üyelerine toplantı saatinden 10-15 dakika önce gönderiliyordu. Bu da toplantı başlamadan ortamın gerilmesine sebebiyet veriyordu. Bu konuyu birkaç kez grubumuzda bir kez de mecliste dile getirdim. Onlarda bize vermiyorlardı savunması yapılıyordu. Hatta gündemden Dilek ve Temenniler maddesinin çıkarılarak muhalefetin sesinin kesildiğini önceki dönem meclis üyesi arkadaşlarımız tarafından belirtiyordu. Sn. Tanju Özcan’ın seçilmesiyle birlikte bu maddeyi tekrar gündeme koydurmuş, meclis üyelerine gündem ve gündem dışı konuşma hakkı verilmişti. Tabi buradan da kendisine ciddi bir malzeme çıkıyor bunu da açıkçası güzel kullanıyordu.
Geçmiş dönemlerle siyasi olarak kan davası gütmek, yani o bana yaptı bende ona yapıyım mantığının ne şehre ne de şehirde yaşayanlara hiçbir faydası olmaz. Ülkemizin bu sarmaldan kurtulması bu siyaset anlayışını terk etmesi gerekir. Aksi takdirdi üçüncü dünya ülkesi olmaya devam ederiz.