Birkaç göze batan ve düşündürücü kare hariç muhteşem bir 18 gün geçirdik. Her yönüyle doyurucu, eğitici zevkli bu en büyük spor organizasyonunu bir kez daha geride bıraktık. Son haftasında sosyal medya platformu Instagramın devre dışı kalması da biz Türk izleyicilerin olimpiyatlara odaklanması yönünde iyi bir zamanlama oldu! Ülkem adına, olimpiyat açılış seremonisi için hazırlanan kıyafetlerimiz tam bir hayal kırıklığıydı diyebilirim. Vakko gibi ülkenin 1 numaralı moda kuruluşu nasıl böyle bir tasarıma imza attı gerçekten şaşırtıcı. Diğer taraftan bizim ana muhalefetin vermiş olduğu pozlarda son derece düşündürücüydü. Burada Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Sn. Mansur Yavaş’ı ayrı tutuyorum. ASKİ’den 10 sporcu olimpiyat oyunlarına katıldı. Tabi işin en trajik kısmı ise aldığımız sonuçlar oldu. Atıcılık ’da Yusuf Dikeç’in müsabaka esnasında ki duruşu ve kazandığı gümüş madalyayla, 2024 Paris Olimpiyatlarının en ikonik şahsiyeti oldu. Sportif başarıların dışında bende iz bırakanlardan bir tanesi ise bugüne kadar adını hiç duymadığım Avustralya Kıtası’nda küçük bir ülke olan Vanuatu’dan olimpiyatlara katılan bayan halterci, Aja Pritchard – Lolo ve onun sempatik tavırlarıydı.
2024(101) Paris Olimpiyatlarına bugüne kadar katıldığımız olimpiyat oyunları içinde 2012 Londra (114) ve 2020 Tokyo’dan (108) sonra 3. büyük yarışmacı kitlesiyle katıldık. Bolu Jimnastik Kulübü de 1 sporcuyla yarışmalardaydı.
En çok altın madalyayı 1960 Roma Olimpiyatlarında, en fazla madalyayı da 2020 de Tokyo Olimpiyatlarında kazandık. Ne yazık ki 2024 Paris Olimpiyatlarında deyimi yerindeyse dibe vurduk.
2024 Olimpiyat Oyunlarında ülkelerin nüfus, coğrafya, ekonomik koşularına göre bir değerlendirme yaparsak, karşımıza ilginç sonuçlar çıkıyor. Dünya’nın en kalabalık ülkesi 1.412.000 nüfuslu Hindistan 110 sporcusuyla olimpiyatları altın madalyasız, 1.411.000 nüfuslu Çin 308 sporcusuyla 40 Altın madalya, 334.233.000 nüfuslu ABD 593 sporcusuyla 40 Altın madalya, 275.7773.000 nüfuslu Endonezya, 29 sporcusuyla 2 Altın madalya, 231.407.000 nüfuslu Pakistan, 7 sporcusuyla 1 Altın madalya ile oyunları tamamladı. Bu da bize oyunlarda nüfus, coğrafya, ekonomi ve spora bakış açısı gibi etkenlerin oyunlara olan etkisini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Yine bu noktalardan baktığımızda aşağıdaki Altın Madalya sayıları, hangi grup ülkeler tarafından sporun ve sporcunun önemsendiği hakkında ciddi ip uçları veriyor.
Avrupa Ülkeleri: 124
Uzak Doğu Ülkeleri: 78
Kuzey Amerika (ABD-Kanada): 49
Avustralya Kıtası: 30
Latin ve Güney Amerika: 13
Orta Asya Ülkeleri: 13
Afrika Ülkeleri: 12
Orta Doğu-Körfez Ülkeleri: 8
Türkiye ile sınır komşusu olup Altın madalya kazanan ülkelerin durumu ise şu şekilde; Bulgaristan: 3, Gürcistan: 3, İran: 3, Azerbaycan: 2, Yunanistan: 1. Savaş içinde olan deniz komşumuz Ukrayna’da 3 Altın madalyayı ülkesine götürdü.
Tekrar, Türkiye’ye dönecek olursak umut vadeden sporcularımız ve spor dallarımız olsa da bir yerlerde bir şeylerin eksik ve hatalı olduğunu Olimpiyatları altın madalyasız kapımızdan anlıyoruz. Naçizane şu anda ülkenin en popüler spor dallarından kadın voleybolunu yakından takip etmekteyim. Çok büyük bir ilgi var ve bu ilginin en önemli kaynağı profesyonel voleybol takımlarımızın ve milli takımlarımızın son yıllarda yakaladıkları büyük başarılar sayesinde gelen popülarite ve sporcuların ulaştıkları maddi imkanlardır. Fakat o seviyede bir sporcu kimliğine ulaşabilmek, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin en iyi bölümlerine girmekten çok daha zordur. 8 yaş itibarıyla ablalarını izleyerek, onları kendilerine rol model alarak voleybol başlayan kızlarımızın spor yapmaları sporun içinde olmaları tabi ki çok önemli ve değerlidir. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var. Büyük bir aşkla başladıkları ve bağlandıkları voleybolda yüzlerce kızımız kendilerince her türlü fedakarlığı yapmalarına rağmen büyük bir hayal kırıklığı ve trajediyle sezon sonralarında maalesef spora küstürülmektedirler.
Bu yıl voleybol milli takımımız uluslararası alanda sportif başarı noktasında hedeflerini tutturamadı. Bunun son halkasını da olimpiyatlarda yaşadık. Ben, yaşanan bu düşüşün arkasında birinci dereceden kızlarımızın kimyalarının bütün paydaşların marifetiyle bozulmasını, sporun dışına çıkartılarak adeta bir film yıldızı ve ikon haline dönüştürülmelerini bulmaktayım. Sporun spor gibi yapıldığı hiçbir ülkede, hiçbir sporcu bu denli yıpratılmamaktadır. Yıpratılmasında izin verilmemektedir.
Olimpiyatlarda ve uluslararası müsabakalarda başarı istiyorsak Türkiye’de belli başlı birkaç dal hariç bütün spor dalları okullara indirgenmeli ve kulüplere giden yol 15 yaşından sonrası olmalıdır. Çocuklar yıldız takım seviyelerine kadar okullarda yetiştirilmeli, il karmaları, bölge karmaları yoluyla profesyonel hedeflere yönlendirilmelidir. Bugün okullarımızın çok büyük bölümünde beden eğitimi dersi, müfredat gereği sadece yapılmak için yapılmaktadır. Okul spor salonları amatör kulüplere kiralanmaktadır. Çocuklarımıza tek sunulan ve istenen şey LGS – YKS dır. Özellikle büyük şehirlerde okul dışında katılım yapılan spor faaliyetleri öyle herkesin madden kaldırabileceği bir şey değildir. Hem zaman açasından hem de maddi açıdan oldukça zorlayıcı noktadır. Bu durum ancak işin okullara devredilmesiyle çözülebilir ve eşit koşullara indirgenebilir. 18 yaşına gelip spora veda eden yüzlerce çocuğumuz bulunmakta.
Sportif faaliyetlerin iyi planlamalarla okullara indirgenmesi, özellikle sporla ilgili resmi kurumların ve yetiştiricilerin çok daha bilinçli noktalara taşınması şarttır ve başarıya gidecek yolun anahtarı da budur. Bu vesileyle ülkemizi 2024 Paris olimpiyatlarında temsil eden ve gururlandıran tüm sporcularımıza teşekkürlerimi sunuyorum.