ABANT GÖLÜ ESKİ HALİNE DÖNECEK Mİ?

Bu kaçıncı Abant konusunda yazdığım yazı sayısını bile hatırlamıyorum. Abant yönetenler değişiyor, her gelen sadece bu eşsiz doğa güzelliğinden nasıl istifade ederiz düşüncesinde. İlerideki yazılarımda çok basit önerilerde bulunacağım.     

Bütün dünya doğaseverlerince tanınan ve eşsiz bir doğa cenneti olduğunu her görenin söylediği, Abant gölünün her geçen sene güzelliklerini ve özelliklerini kaybettiği uzmanlarca da ifade ediliyor. Abant gölüne akan suların taşıdığı atık ve zararlı suların göle akmasının önlendiği, yine bu işlerin ilgililerince ifade ediliyor. Abant gölüne piknik yapmaya ve ara sırada olsa balık tutmaya elli seneyi aşkındır giderim. Her geçen sene göl çevresindeki sazlıkların arasının erozyonla ve yağmurlarla gelen toprakla dolarak gölün ufaldığını çıplak gözle bile fark edebiliyoruz. 

Abant gölünün en derin yerinin, eski ismiyle İnönü Köşkü ile Taşlık olarak bilinen yerin arası olduğu söylenir. Geçmiş senelerde bazı uzmanların Abant gölünün derin yeri olarak bilinen bu bölgesinde yaptıkları incelemelerde, Abant gölünün bu bölgesindeki derin yerlerde ki aşırı kirlilik nedeniyle canlıların yaşama şanslarının azaldığını da söylemişlerdi. Seneler geçiyor, Abant gölünü ziyaret edenler ve dolayısıyla kirlilik artıyor, gölün çevresindeki ağaçlar yavaş yavaş azalıyor, fakat Abant gölünün geleceği için ciddi bir çalışmanın yapıldığını göremiyoruz. 

Abant gölüne akan çeşmelerin taşıdığı kirli suların göle akmasını önlemek için çalışmanın yapıldığını biliyoruz. Pek iyide, Abant gölünün besleyen suların büyük bölümünün göle akmasının yapılan bu kollöktör hattı ile engellendiğinde, diğer kaynaklardan gelen sular Abant gölündeki doğal yaşam için yeterli olabilecek mi? Yağan yağmurlarla Abant gölünün çevresindeki tepelerden taşınan toprakların gölü yavaş yavaş doldurmasının önüne geçebilecek bir önlem düşünülüyor mu? Abant gölü için uzmanların yaşamın bittiği yer diye ifade ettikleri derin yerlerin eski doğal haline dönebilmesi için bir önlem düşünülüyor mu acaba? 

Geçtiğimiz günlerde yanına uğradığım, şimdi av bayiliği yapan, eski milli boksörlerden Numan Mutluer, “ne olursun Abant gölünün kirliliğiyle ilgili yazılar yaz. Abant gölüne gitmek eskiden bize mutluluk ve neşe verirdi, şimdi azap veriyor. Eskiden iskeleden baktığımızda suyun dibinde yüzen yavru alabalıkları görürdük, şimdi değil yavru balığı görmek suyun dibini görmek mümkün değil. Hiç unutmam seneler önce biz daha gençken, büyüklerimiz bizleri iskelenin ucuna çağırır, avucumdaki paraları suya atıyorum, paralar suya atlayıp bulanın derdi, bizlerde birkaç metre derinlikte gayet net olarak gözüken paraları alabilmek için suya atlar, paraları toplardık. Şimdi ise aynı yerde suya baktığımızda değil suyun dibindeki parayı görmek tencere kapağı düşse görmemiz mümkün değil, hafif bir rüzğar esse suyun üstü hemen kirlilikten köpürüyor” dedi. Numan Mutluer’in bu kaygılarına doğasever olup da katılmamak mümkün değil.

Abant gölü ne zaman ve nasıl oluşmuş tam bir bilgi yok ama asırlardır dünyanın en doğal ve eşsiz güzelliklerini insanlığın hizmetine sunan bu cennet köşenin eski haline dönebilmesi için el birliğiyle bir şeyler yapmaya çalışmalıyız, tabiî ki en başta bu işte görevliler olmak üzere. Doğa cenneti Abant gölünün lacivert renkli eşsiz görünümlü halinin kaybolmaması için uzmanların yaptıkları uyarıları ilgili ve yetkililerin dikkate almada daha da geç kalmamaları dileğiyle.

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere, hoşça kalın.

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.

Mete FERAH yazıları

18EKİ2021