Eğitim, temel toplumsal kurumlardandır ve bütün toplumların da temel sorunudur. Bu temel sorunun çözümünde yahut karmaşıklaşmasında asıl özne öğretmendir. Çünkü eğitim sistemlerinin ana amacı devletinin nitelikli insan gücünün yetiştirilmesini gerçekleştirmek, yetişen insanının iyi bir vatandaş olması için gereken eğitimi vermektir. İşte bu eğitim işinde her toplum kendi refahı ve bekası için gerekli olan insan modelini, kılavuz edinilen eğitim felsefesi ve insan gücü politikaları verilerine göre belirleyerek eğitimcisini, eğitim sistemlerini çalıştırır, kazanımlarını topluma faydalı halde sunmaya çalışır. Bu açıdan öğretmen devletin de milletin de eğitime bakışının standartlaşmış örneği ve şaşmaz ibresidir. Eğitim için ne tip insan yetiştirip görevlendirmişseniz, eğitimin çıktısını da sonuçta o doğrultuda alırsınız. Tüm toplumların sorunu olan eğitim içinde başarı ve verimlilik öncelikle buna bağlıdır. Öğretmenler devletin kendisine sağladığı imkânlar, sosyal statü ve yüklediği misyonlarla ya çözümün ya da problemlerin ayağını oluşturur. Kutsal bir meslek olan öğretmenlik için, yaptığı işin kutsiyetinin ve sorumluluğunun bilincinde, bu işi maddiyat, kısa gün kârı, çalakalem boşta kalmamak için yapılacak bir iş olarak görmeyen, ruh ve bedenle bu işi yapmanın yükünü çekmeye gayretli insanları bulmak, en iyilerini seçmek; gereken donanımlarını kazandırarak, beyninde onu oyalayacak geçim sıkıntısı yahut yarının maddi sorunlarını çözerek işe başlatmak lazım. Bu açıdan geldiğimiz şu günde, en ufak kişisel menfaatine, rahatına sözü değil işareti var diye şikayet peşinde koşanlarımıza, toplumsal çöküşümüze, gelen nesillerin ve yetişen insanların kalitesine baktığımızda eğitime, eğitim felsefemiz, sistemimiz ve eğitimcimize bakışımızı kökten değiştirmemiz lazım deyip, dikkat çekerek bu uzun bahse şimdilik girmiyorum.
Öğretmenimiz, sözleri ve hareketleri ile bilgilendiğimiz, bilgiye ulaşma yolunu bulduğumuz, çalışkanlığı ve çalışmayı öğrendiğimiz, erdemli ve de eğitimli bir insanın nasıl olması gerektiğini kendisinde bulduğumuz, “geçmişin öğreticisi, geleceğin kurucusu” rol modelimizdir. Fedakârlığı, feragati ve verebilmeyi meslek olarak seçmiş, bugünden geleceğe insan yetiştirmenin gayretinde olan saygı değer, yüce gönüllü öğretmenlerimize selam olsun diyerek söze başlayalım.
Öğretmen demek ilime, bilime, bilgiye talip olan, bu talepleri ile talimle meşgul olup bunları kişisel menfaat ve çıkar beklemeksizin öğretmeyi, eğitim vermeyi meslek edinmiş yüce gönüllü insan, insana insanlığa adanmış ömür demektir.
Öğretmeni ve öğretmenliği sıradan bir iş olarak görmemeli, saygı değer kutsal bir meslek olarak değer vermeli, onunla mücadele değil, ona yardımcı ve işbirlikçisi olmalıyız. İnsanın, ailenin, toplumun, devletin, ülkenin ve dünyanın yaşanabilir olması, refahı, huzuru, bekası buna bağlıdır. Öğretmen toplumun önderidir, önder olanın oncu buncusu, bölünmüşü, bulunmuşu, dargını küsü vs. olamaz, olmamalı. Önderin vazifesi geleceği planlamak kurmaktır. Öğretmeninizin ruh hali geleceğinizin göstergesidir. Öğretmen her zaman saygıya değer, elleri öpülesi insandır. Gelecek yarınlarınızın nasıl olmasını istiyorsanız eğitime, eğitim sistemimize, eğitimcilerimize ve öğretmenlerimize ona göre bakmalı, davranışımızı göstermeliyiz. Sonrasında ateşi yâr edip oynayana, suyun rahmeti ceza gelir.
Öğretmenlerimiz bizim en büyük “sayemiz (sığındığımız gölgemiz)” dir. Her şeyimiz, yaşayışımızdaki huzur, refah onun yani onun yetiştirdikleri sayesindedir. Onun gölgesinde nefeslenip, dinlenmeyen, pınarından yudum yudum içmeyen hiçbir nesil yoktur ki, geleceğini imar etmiş, bugününü yarınını kurtarmış, ihtiyacı olana erişmemiş olsun.
Hazreti Ali’nin: “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözünden yola çıkacak olursak, öğretmenlere olan borcumuzu ödemekle bitiremeyiz. Onlara insanlar da, toplum da, dünya da borçludur. Öğretmen, toplumun her kesiminde hizmet için ihtiyaç duyulan nitelikli insan gücünü yetiştirendir. İnsan yavrusu itina isteyen, en geç gelişendir. Bu açıdan emeğine bakılacak olursa öğretmen ektiğini en geç biçen çiftçidir. İnsanı eğitmek, öğretmek ve yetiştirmek sabrı, özen ve fedakârlığı gerektirir. İnsanın mimarı, insan kişiliğini biçimlendiren sanatkâr, toplumun ve devletin refah, huzur ve bekasının da mimarı olan öğretmendir. Biter mi ona olan borcumuz?
Öğretmen kucaklayıcı ve sevendir, sevginin pınarıdır. Bizi çıkarsız menfaatsiz severek, elinden gelenin en iyisini ve de fazlasını yapma gayretindedir. Cesaretimizin ana unsuru da öğretmendir. O, cesaretlendirip yüreklendirerek, hayatın çetin şartları karşısında her isteğimize az yahut çok kavuşabileceğimize bizi inandırıp, mücadele gücünü de kazandırandır.
Öğretmen hayâl etmeyi, kendi dünyamızın dışındaki dünyaların varlığını öğretip, gösterendir. İlham verir insana. Sevdiği işin peşinden koşmayı, başarmayı öğretir. Yanlışlarımıza karşı sabırla doğruyu, doğruluğu kavratmaya çalışır. Bu sayede geleceğe umutla bakmayı da öğretmenden öğreniriz.
Sevginin en büyük güç ve dertlere deva ilaç olduğunu öğreniriz kendisinden. Sabahın ilk günaydınını bize söylerken yüzümüzdeki gülümsemeyi, gönlümüzdeki neşe’yi ortaya çıkarandır. Bizi herkesten önce birey olarak kabul eden, fikrimizi alan, kişiliğimize değer veren öğretmenimizdir.
Öğretmen, kendisine emanet edilen işlenmemiş hammadde yahut cevheri işleyen, mamül olmaya uygun hale getiren zanaatkâr, iyiye, güzele, doğruya götüren, bakmayı ve görmeyi bilen estetik sahibi sanatkârdır da. Çocukları, yetişkinleri alır, şekillendirir bilgilendirir, bir yönü ile çağın, idealleri ile çağının ötesine hazırlar. Bu konuda Atatürk’ün “ Muallimler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”, “Milletleri kurtaran yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.” Sözleri konuyu ne güzel ifade eder. Öğretmenlik insan zanaatkârlığı, toplumun ve geleceğin mimarlığıdır vesselam.
Öğretmenimizin bizimle yaptığı dersler kadar hayata yönelik verdiği dersler de önemlidir. Bir şeyi öğrenmek için öğretmen yahut o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan tembih, talimat ya da vazife insan için bir derstir. İşte bu dersler küçük adımlarla başladığımız hayatımızda koca koca yılları dolduracak yaşamımızın temellerini atan hayat derslerimizin başarısı, refahı ve de sürdürülebilirliğinin de esasını oluşturur.
Öğretmenlik insan için toplum için yanan bir ışık, atan bir yürek, yorulmak bilmeden gayret ve emek harcamak, karşılık düşünmeksizin vermenin, verebilmenin yüceliğini yaşamaya çalışmaktır.
Eğer gereği gibi eğitim ve öğretimlerini yapılabiliyorlarsa, “Hayatın ileri doğru yaşanmasına, geriye doğru anlaşılır olmasına öncülük eden” öğretmenlerimizin aydınlığı dünyamızı sarmış demektir.
Peygamberimiz Hz. Muhammet; “Ya öğrenen ol, ya öğreten ol ya dinleyen, ya bunları seven ol. Ama sakın beşincisi olma, yoksa helâk olursun.” Diyerek öğrenme ve öğretmeye; Hz. Ali’de; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” diyerek öğretenlere saygı ve hürmeti öğütlüyorlar.
Öğretmenlik, bir katreyi ummana döndürme yüceliğidir. Bu yücelikle öğretmen hepimizin geleceği demektir. Daha geniş açıdan bakılınca öğretmenlerin bir milletin değil, insanlığın ortak değeri olduğu gerçeği ile yüzleşiriz. Toplumların öğretmenlerine verdikleri değer, duydukları saygı ne kadarsa, o derece ve saygıya sahip, iş gören, işe yarayan insanlara sahip olacakları gerçeğini unutmamak lazım.
Öğretmenlik farkında olmak, farklılığını bilmektir. Öğretmenimiz her şeyi ve her hali ile rol model olduğunu biliyor, örnek insan olmanın gayretinde oluyorsa; konuşmasında, davranışında özenli, Türkçesi, dili güzel, güvenilir saygın insan, alanında yeterli, alanı dışında da yol gösterecek kadar donanımlı ise öğretmendir. Her öğretmen insan kâşifidir. Çocukları keşfederek yönlendirebilen; bilgiyi ulaştıran elçi olmak yerine bilgiye ulaşmanın yollarını öğreten öğretmendir.
Nesiller boyu bizlerin hayatına dokunarak yön veren, güzel gelecek, yaşanabilir güzel bir ülke ve barışla huzurla yaşanabilir bir dünya için emek sarf edip insana insan olmanın fazilet ve erdemlerini, sorumluluk ve ödevlerini aktaran; iyi vatandaş olmayı öğretmiş: görevde olan, emekli veya vefat etmiş tüm öğretmenlerimize saygı, minnet ve selamlarımızla iki cihanlarını aydınlatacak dualarımızı ellerinden öperek sunuyoruz.