TUNCAY; DANIŞAN DAĞ AŞMIŞ, DANIŞMAYAN DÜZ YOLDA ŞAŞMIŞ!

TUNCAY; DANIŞAN DAĞ AŞMIŞ, DANIŞMAYAN DÜZ YOLDA ŞAŞMIŞ!

TÜRK Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Mehmet Tuncay, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Akademik Yükseltilme ve Atanma Yönergesinde değişiklik yapılmasıyla ilgili yazılı olarak açıklamada bulundu. 

Tuncay açıklamasında,  merhum İzzet Baysal’ın emaneti olan BAİBÜ’de, her alanda kaliteyi artırmak adına yapılacak olumlu her türlü çalışmanın destekçisi olacaklarını vurgulayarak; “Ancak daha önce de ifade ettiğimiz gibi, yapılacak çalışmanın yangından mal kaçırırcasına, anlam veremediğimiz bir gizlilik içerisinde, paydaşların görüşü alınmadan, aceleyle bir oldubittiye getirilmesine de karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz” dedi. 

‘BU ADIM OLUMLU BİR GELİŞME AMA!’

TÜRK Eğitim Sen Bolu Şubesi Başkanı Mehmet Tuncay açıklamasında; “Geçtiğimiz günlerde dile getirdiğimiz; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Akademik Yükseltilme ve Atanma Yönergesinde değişiklik yapılması ile ilgili aldığımız duyumlara göre, taslak metin Senato Üyeleri ile paylaşılmış ve görüşleri talep edilmiş. Bu adımı olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Ancak; ilgili taslak metnin fakültelerin dekanlıklarına gönderildiği ama fakültelerin çoğunda, ana bilim dallarına bu duyurunun gönderilmediği ve haliyle böyle bir çalışma içerisine girildiğinden paydaşların ve bu süreçlerden doğrudan etkilenecek kişilerin her hangi bir bilgisinin olmadığı bilgisini aldık. Öncelikle şu hususu açıklığa kavuşturalım; merhum İzzet Baysal babamızın bizlere emaneti olan Bolu’muzun göz bebeği üniversitemizde, her alanda kaliteyi artırmak adına yapılacak olumlu her türlü çalışmanın, eğitimin bir paydaşı olarak destekçisiyiz. Ancak; daha önce de ifade ettiğimiz gibi, yapılacak çalışmanın yangından mal kaçırırcasına, anlam veremediğimiz bir gizlilik içerisinde, paydaşların görüşü alınmadan, aceleyle bir oldubittiye getirilmesine de karşı olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Böyle bir çalışmanın; hakkaniyete uygun, adil, şeffaf ve paydaşların görüşleri de alınarak yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyiz. Daha önce de dile getirdiğimiz gibi; kaliteyi nicelikten ibaret sanarak, hakkaniyetten ve nitelikten uzak kriterler getirerek ve yaptım oldu mantığı ile ancak kalitesizleşmeye yol açılır. Şayet gerçekten niyetiniz üniversitemizde kaliteyi artırmaksa; üniversitemize yıllarını vermiş tüm kademelerde görev yapan çalışanlara adil, hakkaniyetli ve şeffaf davranarak, süreçlere dâhil ederek artacaktır” ifadelerine yer verdi. 

‘KAPALI KAPILAR ARDINDA NE KONUŞTUNUZ?’

Mehmet Tuncay açıklamasının devamında şu cümleleri kullandı; “Aldığımız duyumlara göre; yetkili sendika bugün sadece kendi üyelerine gönderdiği mesajla “süreci başından beri takip ettiklerini, rektörlük ile görüştüklerini” duyurmuş, dediklerinize inanalım mı? Türk Eğitim-Sen olarak bu duruma tepki gösterdikten sonra mı aklınız başınıza geldi? Gerçekten görüştünüz mü, görüştüyseniz kapalı kapılar ardında ne konuştunuz? Şayet böyle bir durum var ise; Bolu’muzu ve üniversitemizin genelini ilgilendiren bu durumu kamuoyu ile paylaşmak yerine, neden sadece kendi üyelerinize duyuruyorsunuz? Yoksa korktuğunuz için mi herhangi bir paylaşım yapamıyorsunuz? Bu mevzuyla ilgili, üniversitede faaliyet gösteren yetkili sendika ve diğer sendikalardan bugüne kadar neden bir ses çıkmamıştır? Bu husus sadece Türk Eğitim-Sen üyelerini mi ilgilendirmektedir? Tam aksine, sendikalı sendikasız süreçten etkilenecek olan tüm akademisyenlerimizi ilgilendirmektedir. Bu durumu da üniversitemizde görev yapan diğer sendikaların üyesi olan kıymetli akademisyenlerimizin takdirlerine bırakıyorum. Aklımıza takılan aşağıdaki soruları da Sayın Rektör hocaya ve Senato Üyelerine sormak istiyorum;

1. Bu sürecin, paydaş katılımı olmaksızın gizli yürütülmesinin nedeni nedir?

2. Taslak kriterler üzerinde çalışan komisyon üyeleri kimlerdir?

3. Yeniden atama kriterlerinin konulması, doktor öğretim üyelerini nasıl etkileyecektir? Bu konu üzerinde düşünülmüş müdür?

4. Yeniden atama sürecinde yapılan puanlamaların öncekine nazaran üç kat arttırılıp; puan kalemlerinin düşürülmesinin amacı nedir? Bu durumun kaliteyi arttırmak yerine akademik kalitesizliği getirebileceği (etik sorunlar, süreçlerin ikili ilişkilerle yürütülmesi) üzerine düşünülmüş müdür?

5. Özellikle yeniden atamalarda ve diğer tüm kadro pozisyonlar için hazırlanan bu taslak kriterlerde yer alan bilimsel çalışmaların (SCI, SSCI, TÜBİTAK Projesi vb.) yayımlanma süreç ve süreleri göz önünde bulundurulmuş mudur?

6. ÜAK doçentlik kriterlerinde bile zorunlu olmayan TÜBİTAK vb. projeler neden zorunlu olarak akademisyenlere dayatılmaktadır?

7. Yönergede yer alan “Bu yönerge Yükseköğretim Genel Kurulu onayını takip eden yılın başından itibaren yürürlüğe girer.” ifadesi uyarınca yakın gelecekte atama veya yükseltilme süreci olan akademisyenlerin kalan süre içerisinde bu kriterleri nasıl sağlayabileceği düşünülmüş müdür?

8. Dün hâlihazırdaki dil şartını sağlayan, atanmasına kısa süre kalan doçent ve profesör adayı akademisyenlerin, taslak kriterlerde konulan dil puanı şartını sağlaması için yeterli süre olup olmadığı üzerine düşünülmüş müdür?

9. Üniversitenin kalitesi sadece bilimsel çalışma sayısı üzerinden mi artmaktadır? Üniversite işleyişinde önemli bir yeri olan ders yükü, komisyon ve idari görevlerde emek harcayan akademisyenlerin bu emekleri, mevcut yönergede dengeli bir şekilde karşılık bulurken, taslak kriterlerde neden adaletsizce puanlanmaktadır?

10. “Ek koşullar” olarak konulması planlanan kriterler, akademisyenlerin sağlayamaması adına mı konulmuştur? Ek olarak konulan bazı koşulların, ana koşullardan daha üst bir çıtada olmasındaki amaç nedir?

11. Ana kriterlerde karşılık bulan bilimsel çalışmalara tekraren “Ek koşullar” başlığı altında da yer verilmesinin mantığı nedir?

12. Akademisyenler arasında ağır olduğu düşünülen bu kriterlerin sağlanması sürecinde, üniversitenin sunduğu imkânların yeterliliği ne düzeydedir? Ya da bu kriterlerin sağlanmasında ne tür desteklerin gerekli olduğunun farkında mısınız?

13. Değiştirilmesi planlanan bu kriterlerle akademik kadroların boşaltılması mı hedeflenmektedir?

‘KARMAŞAYA SEBEP OLACAKTIR’

Son olarak Sayın Rektör hocaya ve Senato Üyelerine buradan sesleniyorum; gelin bu süreci bir oldubittiye getirmeyin ve bu durumdan doğrudan etkilenecek olan kıymetli akademisyen hocalarımızı daha fazla tedirgin etmeyin. İnanıyoruz ki bu sürecin aceleye getirilmeden, şeffaf, adil, hakkaniyete uygun ve paydaşların da görüşleri alınarak yürütülmesi halinde muhakkak orta bir yol bulunacaktır. Aksi bir durumda üniversitemizde karmaşa ve kargaşaya sebep olunacaktır.

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
8OCA2025