Sevgili Başkanım;
Dörttür yazıyorum,
Duyuyorum; ‘Cumhurbaşkanı bana cevap vermiyor, bende Mehmet’e vermiyorum’ diyormuşsun! Kızıp, ‘ver mektuplarımı, al resimlerini’ diyecek halimiz yok.
Senin canın sağolsun!
***
Bir yandan da, ben bıraksam Asiye Hala bıraktırmıyor.
Her gün arıyor; ‘Gel Tanjuma mektup yazalım’ diye.
Bu aralar öyle bir havaya girmiş ki, sorma!
Vallahi Asiye Halada ki ego Nurettin Doğanay’a yok!
Düşün yani!
***
Ben yapma hala, mukabele mi bitirmem lazım,
Abdullah Abat geçti beni,
Sosyal medyada paylaşmış 28 cüze gelmiş! Diyorum ama dinlemiyor.
‘Cennete giden gazeteci ve siyasetçi mi var’
ne uğraşıyorsun’ diyor.
Şimdi sen, ne Abat’ı, ne cüzü, ne mukabelesi diyorsundur!
Haklısın bunlar ahretlik işler sana gelmez, biz dünyaya dönelim.
***
Bu mektubumda, şirketten, orada ki iktidar kavgasından, dönen dolaplardan bahsedeceğim
Lakin önce senin şu sözüne gelelim;
Geçen gazetelerde okudum.
‘1 kişi Tanju Özcan şu 1 yıl içerisinde partizanlık yaptı, ben AK Partiliyim diye benim Belediyede işim olmadı. Ben MHPliyim diye benim işim olmadı diyen 1 kişiyi bulun ben çıkıp toplum önünde özür dilemeye hazırım” demişsin.
İyi etmemişsin.
***
Şimdi ben anlatayım da dinle;
Belediye alınan personeli saymıyorum.
Hani ne kadar CHP’li eş, dost, kardeş, oğul var almışsın ya.
Dışarda bir tek Hülya Hanım kalmış.
Günahtır, onu da al bari tam olsun.
İşin birde şu tarafı var ki;
İşçi fazla diye 100 kişiyi attın, 150 kişi aldın.
Hepsi torpilli olunca haliyle kaldırımlarda ot biçecek adam kalmadı.
Bu ot biçme işi seninle bana kalacak gibi görünüyor ya, hadi hayırlısı...
***
Biz asıl konuya gelelim.
Kamuran Avcı ile uzun zamandır aramız bozuk.
Keza Burak Balaban’la da 3’üncü mektuptan sonra limoniyiz.
Bu durum, onların hakkını savunmayacağım anlamına gelmez.
Keza Kamuran, geçmiş dönemde aramın bozulduğu dostlarım gibi yavşaklık yapmadı.
Allah var delikanlı çıktı.
Ne bir iftira attı, nede arkamdan konuştu.
Bu ayrı mesele,
Biliyorsun Kamuran’ın yeni adliye binasının karşısında inşaatı var.
Kaç ay geçti yolları bir türlü yapılmıyor.
Sebep Ak Partili!
Burak ise kaç aydır hafriyat için izin alamıyor.
Sebep; Ak Partili!.
Arkada(s)im Ferudun her ikisine de ambargo koymuş.
Şimdi sen bana ne, Ferudun senin de arkada(s)in diyeceksin.
Deme!
Bu millet sana oy verdi, Ferudun’a değil.
İmarda CHP’lilerin, İYİ Partililerin işleri öyle güzel görülüyor ki,
Sıra Ak Parti ve MHP’lilere geldi mi?
40 dereden su getirtiyorlar, oda olmuyor.
***
Şimdi sözünde durur özür diler misin bilmem!
Sevgili Başkanım;
Anlayacağın, işler senin söylediğin gibi değil.
Belediyede particiliğin kralı yapılıyor.
CHP’li-İYİ Partili atını dağdan aşırıyor,
Ak Partiliye-MHP’liye düz ovada yolunu şaşırtıyorlar.
Beni bilirsin, lafımı esirgemem, kimseye hatır da etmem.
Emin ol bunlar Alaaddin Yılmaz zamanında yoktu.
Gerisini sen anla artık!
***
Şirketten bahsedecektik ama konu uzadı.
Gazetecilerle, siyasetçilerin kronik hastalığı,
Ağızları açıldı mı kapanmak bilmiyor!
Şirketi bayramdan sonraya bırakalım.
O zaman kadar kendine kevi bak.
***
Sevgili Başkanım;
Unutmadan söyleyeyim.
Belediye’de birine güveneceksen İsmail’e güven.
İsmail, diğerleri gibi süslü sözlerle seni kandıramaz.
İsmail hiçbir zaman senin kuyunu kazmaz.
Her ne kadar 6 yıldır bana verdiği sözü tutmasa da,
Senin üstüne kimseyi koymaz,
Sana da yolunu şaşırtmaz.
***
Velhasıl Başkanım;
Sen, sen ol!
Fırsat bu fırsat, 4 sene kaldı, keseyi dolduralım diyenlere dikkat et.
Ha gayret...