Sevgili Başkanım,
Mektubuma başlamadan önce mübarek Ramazan ayının hürmetine, sevgi ve muhabbetlerimi iletiyorum
Görüyorsun yaş ilerledikçe değişiyor insan.
Bu Ramazanda sen tatile gitmedin,
Bende sana Ramazan haberi yapmadım!
Hatta geçenlerde seni Ak Partililerle iftar sofrasında gördüm, inanamadım.
Salı gecesi Bilal-i Habeşi Camiinde teravih namazı Enderun usulü kılınıyor.
Aklımdan geçmedi değil, arayayım davet edeyim diye.
Sonra nedendir bilmem vaz geçtim.
***
Seke seke çaydan geçtim.
Güzeller içinden bir güzel seçtim.
Karacasu’da kırmızı patates ektim,
Dodurga sırtlarında başak biçtim.
Kusura kalmayasın Başkanım.
Bu Ramazan sigarayı bıraktım.
Ondan mıdır bilmem,
Gün içerinde ansız, şiirler ve türküler söylüyorum kendime,
Sonra kendi kendime dinliyorum.
Mübarek Ramazan ayının hürmetine Allah sonumuzu hayr etsin.
***
Sevgili Başkanım,
Uzun zamandır Asiye halaya uğrayamıyordum.
İnsan evlenince değişir, derlerdi inanmazdım.
Haklıymışlar,
Ben öyle böyle değişmedim.
Allah seni inandırsın, nasıl oldu bende anlamadım.
Velhasıl Ramazanda gelince gidip Asiye Halanın elini öpüp, gönlünü alayım dedim.
Demez olaydım.
Senle başladı, Ak Partilileri arada garnitür niyetine haşladı, beni de salavatdı...
***
‘Sen Tanju Başkana kıyamazsın, hassas yanındır’ dedim.
Demez olaydım.
‘Karaçayırda ki, Gündüz Bakım Evi ve Çocuk Değişim Merkezi binasını geri alıp kokteyl salonu yapacakmış.
Git ona söyle, sı.tırmasın beni kokteyline...’
Araya girmesem orucu sakata gelecek dedim ama.
Sol eliyle eşarbını başından sıyırıp yüzünü sildi,
Sağ eliyle şifonyerin üzende duran ilaçları göstererek;
‘Tansiyon ilacımla, bir bardak su getir bana dedi
Ardından ‘muncurlarina çerbe koduğum’ diye ekleyerek beni de aradan çıkarttı.
‘Hayırdır Hala burası ecza dolabı gibi olmuş. Bu ilaçları sen mi kullanıyorsun’ dedim.
‘Ne edeyim, Tanju’nun yanlışları, Ak Partililerin cahillikleri, fitne ve fesatlıkları tansiyon hastası yaptı beni’ dedi.
Sadece seni mi, bizi de etti, diyecektim ama ataşe körükle gitmeyeyim dedim.
İlacını dilinin ucuna koydu, eşarbını mendil katlar gibi katlayarak başının ortasına topladı, sağ eliyle eşarbını tutup tek yudumla bir bardak suyu içti.
***
İlacı alınca yüzünün rengi yerine geldi.
Zerdali sokağın ismini Kuvayi Milliye Caddesi olarak mı değiştiler?’ diye sordu.
Evet dedim, kanal yolunu komple Kuvayi Milliye Caddesi yaptılar.
Bide açılmayan bir yola Gazi Mustafa Kemal adını verdiler’ dedim.
‘Dur, Gazi Paşayı araya sokup kafamı karıştırma’ dedi.
‘Sen mi anlatacan, beni mi Meclise götürecen bilmem ama bunlara birinin Kuvayi Milliye ruhunu anlatması lazım.
İçki ruhsatı olan bir caddeye Kuvayi Milliye ismi verilmez.
Ya o caddeden içki ruhsatını iptal etsinler ya da ismi başka caddeye versinler.
Bunlar hala Efes otelde kalmış, neyin kafasını yaşıyorlar’
Araya girip soruyorum;
‘O Pera Palas değil miydi hala...’
‘Bi sus, cahil cahil, bilir bilmez konuşma, Pera Palas başka, git biraz kitap oku.’
Baktım ki huysuzluğu, aksiliği üzerinde bir bahane bulup çıktım.
***
Sevgili Başkanım, anlayacağın Asiye Hala sana çok kızmış.
Gönlünü nasıl alırsın bilmem ama
Karaçayırdaki gündüz bakım evi ve çocuk değişim merkezi işini halletmeden biraz zor görünüyor.
Bende söylemesi.
Gayri Başkan sensin, sen daha iyi bilirsin!
Ramazan ayı, umarım bol bol salavat getirirsin...
DAHA FAZLASI İÇİN GAZETENİZİ ALMAYI UNUTMAYINIZ...