Vatan Patisi Bolu İl Teşkilatı referandumun ülkemiz açısından tehlikelerini dile bir basın açıklaması yayımladı.
Vatandaşları Vatan için hayır demeye çağıran Vatan Partisi İl Teşkilatı açıklamada anayasa maddeleri hakkında da bazı değerlendirmede bulunuldu.
Ülke evet-hayır kavgasına çekiliyor
Yazılı olarak yapılan açıklamada; “Bugün Türkiye’nin önündeki en önemli sorun; Yeni anayasa ve başkanlık sistemi değildir. En önemli sorunlarımız; TERÖRÜ BİTİRMEK,
borç batağından kurtulmak için ÜRETİM EKONOMİSİNİ GEÇMEK ve İŞSİZLİĞİ ÖNLEMEKTİR. Türkiye, üzerine atılan bombaları, içine düştüğü geçim sorununu bırakıp Evet-Hayır kavgalarına çekilmektedir. Şehit cenazesinde omuz omuza duran vatanseverler, bu halk oylamasında karşı karşıya getirilmekte ve vatansever cephe bölünme tehlikesine sürüklenmektedir. Anayasa değişikliği önerisinin en büyük yanlışı buradadır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın devamında şu cümleler kullanıldı;
AMERİKA ve BATILI DEVLETLER, IRAK'A, LİBYA'YA, SURİYE'YE girerken ne diyorlardı?
''Buraları yönetenler halkına zulüm yapıyor, tek adam dönemine, diktatörlüğe son veriyoruz demokrasi götürüyoruz bu ülkelere…'' Adına da “ARAP BAHARI'' demişlerdi. Sonuç ortada Saddam ve Kaddafi’yi öldürdüler. Bu ülkelere demokrasi geldi mi? Kan ve gözyaşı eksik oldu mu?
Başkanlık sistemi ne kadar iyi niyetli olursa olsun "kötü niyetlerin" veya yetersiz siyasilerin eline geçerse felakete yol açtığının en belirgin örneği Yugoslavya’dır. Yugoslavya'da başkanlık sistemi benimsenmişti.
Yugoslavya böyle parçalandı
Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde, iç savaşları doğuran ve 300 bin insanın ölmesine batı destekli REFERANDUMLAR neden oldu. Referandum sürecini başlatan ve göz yuman sistem ise başkanlık sistemi olmuştu. Yugoslavya’ya Başkanlık sisteminin getirdiği sonuç; iç savaşlar, onca insanın ölmesi ve 6 parçaya bölünmesi oldu.
FETÖ, 15 Temmuz 2016 gecesi, Türk Ordusu ve Türk Milletinin elbirliğiyle ezildi ama onların getirmek istediği Başkanlık Sistemi bugün halkın önüne getirilmekte. Ders almamız için daha ne belalar gerekmektedir?
Başkanlık sisteminin tartışılmasıyla ortaya çıkan manzara tam da ABD emperyalizminin, PKK’nın ve FETÖ’ nün arzuladığı bölünme manzarasıdır. Başkanlık sistemi Emperyalist bir tuzaktır. Başkanlık sistemi terörle mücadele konusunda birleşen halkı böler.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, Türkiye’nin içerde PKK ve IŞİD’e karşı, Suriye’de IŞİD ve PYD’ye karşı mücadelesine hizmet etmiyor. Tam tersine milleti bölüyor, Türk ordusunun zafer kazanmasına engel oluyor.
Tayyip Erdoğan tuzağa çekiliyor
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, İkinci İstiklal Savaşının önündeki tuzaktır, aynı zamanda AKP iktidarının önündeki tuzaktır. ABD, Tayyip Erdoğan iktidarını yıkmak için onu tuzağa çekiyor.
Milleti birleştiren devlet kurumu meclistir. Bugün Türkiye savaş halindedir. Güçlü Ordu günün ihtiyacıdır. Güçlü Ordu Güçlü Meclisle olur.
Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır ama milli hâkimiyetin esas organı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.
Kuvvetler ayrılığına dikkat çekildi
Anayasa değişikliği tasarısı, vekil sayısını artırırken, bunların yetkilerini de işlerini de azaltıyor. Meclisin, Bakanları denetleme yetkisi ortadan kalkıyor. Yasama da yürütme de tek bir kişinin yani cumhurbaşkanının denetimi altına alınmak isteniyor. Böylece, “Kuvvetler Ayrılığı” sisteminde denge içinde birbirini denetleyen; Yasama – Yürütme – Yargı yerine bu güçlerin tek kişide toplandığı “Kuvvetlerin Birliği" ile halkın oyunu aldıktan sonra denetimsiz bir Tek Adam yaratılmak isteniyor.
Madem Tek Adam, neden Milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkıyor? Hiç düşündünüz mü? Vekillerin yetkileri kalmadıktan sonra sayısının artmasının ne önemi var? Bunlar, yine yüksek maaşlar ve emekli aylıkları alacak, sayısız ödenekten ve ayrıcalıktan yararlanacak, gelirlerini daha da artırmak için kanunlar çıkaracak ve halkın sırtına ek yükler bindirecekler. Peki, ne iş yapacaklar?
Başkanlık sistemiyle, bakanlar meclis içinden değil cumhurbaşkanının seçtiği kişilerden oluşacak. Bürokrasiyi azaltacak deniliyorsa da aksine Başkanlık sistemi bürokrasiyi daha da güçlendirecektir. Meclisin hükümet üzerinde denetimi olmayacak. Bakanların meclise karşı sorumluluğu ortadan kalkacak. Milletin iradesi ortadan kalkacak, hükümetin başı olan cumhurbaşkanı tek başına bakanları belirleyecek. Kendisi yurtdışına çıktığında ya da hastalandığında bütün yetkilerini kullanacak olan Cumhurbaşkanı yardımcılarını istediği sayıda seçebilecek. Üstelik halk iradesi bunları seçmediği halde Cumhurbaşkanı olmadığında tam yetkiyle O’nun yerini alabilecek. Ayrıca Cumhurbaşkanı yardımcılarının 18 yaşını bitirmiş ilkokul mezunu olmaları yetiyor üstelik Türk olma şartı yok.
Böyle bir Cumhurbaşkanı yardımcısının, Cumhurbaşkanının yerine getirilmesi ülkemiz açısından çok tehlikeli değil midir?
18 maddelik Anayasa değişikliği önerisine göre; Cumhurbaşkanı ve Başbakan tek kişide birleştiriliyor. Hükümet yetkileri tek bir kişinin elinde toplanmaktadır. Cumhurbaşkanı bu anayasayla, Meclise gerek olmadan bir kararnameyle İstediği bakanlığı kaldırabilir, kurabilir. Bir özerk bölge de kurabilir. Bakanlıkların taşra teşkilatlarını kurabilir. Yani eyaletler kurabilir. Bu da ülkemizin bölünmesi demektir.
Cumhurbaşkanı tek başına 6 aylığına OHAL ilan edebilir. Daha sonra parti başkanı olarak da 4 ay + 4 ay bu süreyi uzatabilir… Bir kişiye böyle bir yetki verilebilir mi?
“Ben anayasanın ilk dört maddesini değiştiriyorum” derse nedir engel olan? Yapabilir…
Bir kararnameyle bütün malınızı mülkünüzü elinizden alabilir. Seyahat etmenizi engelleyebilir. Sosyal medyayı engelleyebilir.
Cumhurbaşkanı bütçeyi kendisi yapacak. Meclisin kabul edip etmemesinin önemi olmayacak. Bütçe ve kesin hesapla ilgili ayrıntıları düzenleyen madde 162-163-164 yürürlükten kaldırılmıştır.
Yıllardan beri tek adam rejimini eleştirip siyaset yapanlar, bugün başkanlık sistemi altında tek adam rejimini dayatırlarken amaçlarının ne olduğu anlaşılmamaktadır.
Milletin temsilcisi TBMM’nin işlevi ortadan kalkacak. Meclise karşı hiçbir sorumluluğu olmayan, meclisten kopuk, meclis tarafından denetlenmeyen bürokratların yönettiği sistem asıl vesayeti doğuracaktır. Bırakalım yetkilerini biçmeyi, bugün içerde ve dışarda terörle ekonomik krizle boğuşurken aslında Meclisin güçlendirilmesi zamanıdır.
Cumhurbaşkanlığı Sistemine evet diyerek iç çatışmaları fitillemeyiniz, teröristlere meydan vermeyiniz, doları tetiklemeyiniz, kepenkleri indirmeyiniz, tuzağa düşmeyiniz.
Gelin VATANIMIZ İÇİN “HAYIR” DİYELİM.