KİM KORKAR KAYADAN!

Ürkütücü bir sessizlikle uyanıyorum her sabah.

Romalılar şehri terk edeli çok oldu.

Antionustan geriye ne kaldı!

At yaylasından gelen sis Kalıcı Konutlardan süzülerek şehre iniyor.

Eski Başkanın si.rik gibi tepemize diktiği Köroğlu heykeline bakıyorum.

Kalabalıklar arasında ne kadar ıssız duruyor.

***

Valilik bahçesinde sigara içen memurlar,

Sabahın taze dedikodularını ısmarlayıp, afiyetle yiyorlar.

Taksi durağında ilk müşteriyi bekleyen bereket bakışlar.

Bankamatiğin para sayarken çıkartığı hışırtıya karışıyor.

Belli, şehrin siyasileri henüz uyanmamış.

***

Şu top sakallı emekli öğretmen,

Her sabah aynı yerde, selamlaşıyoruz.

12 Eylülden geriye sadece komonist sakalı kalmış.

Sıvaslı Lütfünün anfide yankılanan sözleri;

‘Oğlum bunlar kızları götürmek için komonist oluyorlar

Yoksa ne demokrasisi!

Hakimiyetin kayıtsız şartsız kalçalarında olduğuna inanan Egeli Gülsüm!

O Çanakkale geçilmez gibi dikilen memelerine rağmen nasıl komonist olmadığıma hala şaşıyorum.

Annem beni ne meşakkatlerle büyüttü.

Beni okutmak için kasaba verdiği ‘sarıkız ın ardından döktüğü gözyaşı.

O günden sonra Umanın başından yağmur eksik olmadı.

O gözyaşlarını koynuma kim koydu?

Kim sakladı onları yıllarca yüreğimde!

***

Simitçinin önünde çayını yudumluyorlar.

Yüzlerinde bir gülümseme.

‘İyi sabahlar diyor biri.

‘Ve aleykümselam deyip geçiyorum.

Başımı kaldırıyorum.

Koca bina, tepesinde iyi yazıyor.

Sivaslı Lütfüyü düşünüyorum.

Kantinde ki konuşmaları;

‘Bunların demokrasi, kardeşlik sözlerine bakmayın. Halkların kardeşliği diye diye ülkeyi bölecekler…

***

Geçen gazetede gördüm,

12 Eylülden kalma sarkık bıyıklarını kesmiş.

HDPli Başkanların görevden alınışı kınıyor.

İyi sabahlarla halkların kardeşliğine karışmış.

Egeli Gülsümle Mecliste kızıl bir kardeşlik oluşturmuşlar.

Kantinin en tenhasındaki masa geliyor aklıma.

Gökten inmiş bir şarkı kadar güzeldi.

Dalgalı deniz gibiydi göğsü.

Göbeği heyecanla inip kalkıyordu.

Hala komonist olmadığıma şaşırıyorum!

***

Ayakkabıcı çırağı dükkanı erken açmış.

Egeli Gülsümle dans eder gibi paspasa sarılmış.

Nasıl bir ahenktir, nasıl bir mutluluktur.

Ayaklarının ritminin, müzikle uyumunun seyrindeyim.

Sabah sabah bu mutluluğu hangi fırıncıdan satın aldı.

Şehrin siyasileri henüz uyanmamış.

***

Gazetenin kapısını usul usul açıyorum.

Ülkemin dört bir yanında feryatlar;

Kayaların altında ezilen insanlar.

Şehrin siyasileri uyanmış olmalı.

Bakıyorum etrafıma,

İnsanlar makam ve para için neler yapıyorlar?

Annemin koynuma sakladığı gözyaşlarına sarılıyorum.

Kim korkar kayadan!

***

Hazır söz siyasilerden açılmışken,

Dün Arzu ablam (Aydın) aradı.

’Aldığın paranın hakkını veriyorsun’ dedi.

Öyle dümdük yüzüme yüzüme!

Arzu vekilin bu dobralığını seviyorum!

Bide adresi tutturabilse...

Hani haksızda sayılmaz,

Kafa karışıklığını hoş görmek lazım.

28 Şubat ta türbanlı avukatlar Baroya girmesin diye imza topla,

Yıllar sonra çık, 28 Şubatı kına

Kolay değil tabi...

Neyse dağıtmayalım.

Doğrudur,

Annemin çocukluk öğretisidir unutamadığım,

Şükür hellalle haramı ayırmasını bildim.

Emeksiz ekmeği nasip etmedi mevlam.

BOBES’e hiç bir iş yapmadan, her ay 5 bin lira fatura kesmedim.

***

Arzu ablamdan Allah razı olsun,

Bu sessizlik, heyecana alışkın ruhumu yoruyordu.

Zihnimi diri tutacak kavgalara ihtiyacım vardı.

Gazamız mübarek olsun,

Hadi bismillah başlayalım...

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
22ARA2020