Son günlerin popüler sorusuyla, doğal olarak bende sıklıkça karşılaşıyorum.; “CHP de neler oluyor”? İşin, Türkçe meali; Cumhur İttifakı partililerin bile beklemediği bir seçim sonucuyla karşı karşıya kalan Millet İttifakının lokomotif partisinde ciddi bir şok yaşanıyor ve bir günah keçisi aranıyor. Olay bundan ibarettir.
Bu noktada doğal olarak hedefteki ilk isim Genel Başkan Sn. Kılıçdaroğlu olmaktadır. Seçimi kazanmak için yapmış olduğu bütün stratejiler beklenen oy oranını yakalayamamıştır. Hataları bol bir kampanya dönemi, iktidarın üretmiş olduğu tezler karşısında yetersiz kalma, üzerine bir de milletvekili aday sırlamalarındaki olumsuz getirilerinin sorumluluğu genel başkana yüklenmektedir. Seçim sonrası açığa çıkan bir takım gizli görüşme ve antlaşmalarla iş daha da katmerlenmiştir.
Ne hikmeti ilahi ise seçimlerden önce CHP de hiç kimsenin genel başkan ile ilgili en ufak bir tereddüttü yoktu. O ne derse oydu. Tam yetki verilmişti. Bu çelişkiyi gören ve bir çoğumuzun yandaş kanallar diye adlandırdığı TRT 1, A Haber ve benzerleri şu günlerde sürekli olarak, CHP’nin A takımı olarak bilinen İBB Başkanı, Genel Başkan Yardımcıları, Grup Başkanı ve Grup Başkan Vekilleri gibi önemli isimlerin, Kılıçdaroğlu için seçimlerden önce ve seçimlerden sonra sarf ettikleri sözleri yayınlamakta ve yerel seçimler öncesi seçmene mesaj vermektedir. Verilen mesajın şifresi; Bunlara mı güveneceksinizdir!
Diğer taraftaki CHP ye duygusal yakınlık gösteren medya kanalarının, 356 gün 24 saat kafa şişiren program ve yorumcularının kendilerine bulduğu yeni vazife ise; CHP Genel Başkanı kim olsun, ben kimi istiyorum, kurgusu üzerinedir. Şu bir gerçek ki her iki medya da CHP ye zarar vermektedir.
İBB Başkanı İmamoğlu gerek konumu gerekse medyada ki etkin gücüyle ‘Değişim’ adı altında Kılıçdaroğlu’na karşı ilk bayrağı açan isim oldu. Halbuki seçim kazanılsaydı En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülünü alarak, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacak belki de kısa bir süre sonra CHP Genel Başkanı olacaktı. 14 Mayıs 2023 akşamı Mansur Yavaş’ın suratından düşen bin parçayken Ekrem İmamoğlu’nun ekranlardaki yüzü gerçeğin çok çok uzağındaydı. İstanbul’u iyi bilen birisi olarak yaklaşık bir yıl, genel seçimler için asli görevinden uzak kalan ve sıklıkça potlar kıran, İstanbul gibi dünyanın en büyük ve en önemli şehirlerinden birinin belediye başkanının, yerel seçimler kapıya dayanmışken parti genel başkanlığına aday olmak istemesi ve esas meselesinin dışına çıkması, İstanbul halkı tarafından, tekrar seçilememe korkusunun bir tezahürü olarak dillendiriliyor. Bununda altını çizmek isterim.
Değişimin tarifi sen git ben geleyim olmamalıdır. Sn. Kılıçdaroğlu’nu git diyecek en son kişiler 2023 Genel seçimlerindeki kurmay kadrolarıdır. Hepsi alınan sonuçlardan sorumludur. Buna İBB Başkanı da dahil. Bu noktada Bolu Belediye Başkanımız Tanju Özcan da aynı durumdadır. Seçildiği günden beri CHP Genel Merkezi ve Genel Başkan ile sürekli didişmesine rağmen, dönem dönem ve seçimler öncesi Genel Başkan a methiyeler düzmesi ve sonrasında kendisini istifaya davet etmesi her ne kadar siyasette olası bir durum olsa da şu bir gerçek ki tutarsız bir siyaset modelidir.
Benim şöyle bir tezim var; Roma Tarihini (Roma Cumhuriyeti ve Roma İmparatorluğu MÖ 27-MS 330 – 1453) bilmeyenlerin günümüz CHP’sinde de siyaset yapması oldukça zordur.
Seçimi kazanabilme adına en uygun şartların olmasına rağmen seçim kaybedilmişse ciddi hataların bir sonucudur ve bu hataların tekrarı ve benzerleri CHP ye daha da geriye götürecektir. Dolayısıyla köklü mental bir yenilenme ihtiyacı hasıl olmuştur. Siyaset propaganda ve taraftar toplama sanatıdır. İktidar ise Matematiktir!