Boluyu seviyorum.
Bolulu değilim ama öğrenciliğimden beri bu şehirdeyim.
Zaman aşımından Bolulu olanlardanım yani.
Kökezinden çok içtim.
Bu şehrin sakinliği, dinginliği, yeşili, havası, suyunu sevenlerdenim.
Bolu için iyi ve güzel ne ise onu isterim onu dilerim.
Bazen sesimi çıkartırım, bazen korkar susarım.
Devlet memuru olduğum için etliye sütlüye karışmam.
Ama dediğim gibi bu şehri gerçekten severim.
***
Bu korona günlerinde sıkıntılarımız gittikçe artıyor.
İçimizdeki yaşama sevinci yerini korkuya ve ümitsizliğe bırakıyor.
Koronadan ölüm haberlerine korkuyla bakıyoruz.
İnsan sonlu bir canlı olduğu için çaresiz kaldığımızda yapacak bir şeyimiz olmuyor.
***
Zamanın iki yüzü var demiş Hayyam. “ Uzunluğunu güneşin seyri belirliyor, kalınlığını ise tutkular.”
Sonsuz saadeti arzulayan sonsuz acıları da göğüsleyebilmeli.
Aslında bu dünyada tek amacımız mutlu olmak.
Mutlu olmak için çalışıyoruz, mutlu olmak için düşünüyoruz, mutlu olmak için aşık oluyoruz, seviyoruz iyiyi, güzeli, bazılarımız tutkuyla yapıyor işini, ölmeden önce bir şeyler bırakmak isteyenler, dünyayı biraz daha güzelleştirmek isteyenler, ışığı içinde olanlar, kötülükten uzak kalmayı başaranlar, şeytanını taşlayanlar, ne mutlu size.
***
İnsan olarak ölüme rağmen hiç ölmeyecek gibi yaşarız ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için hayata dört elle sarılır hırslarımızla, egolarımızla, kinlerimizle, aç gözlülükle, hiç ölmeyecek gibi devam ederiz yaşamaya.
İşte bu salgın günlerinde kafamız karışık, ruhumuz daralmış, sağlıklı isek halimize şükür edip bu kötü günlerin geçmesini bekliyoruz sabırsızlıkla.
Ve hayatımıza devam ediyoruz. Günlük rutinler arasında yürümek iyi gelir bedenimize, ruhumuza. Yürümeyi çok sevenlerdenim ben de.
Kalıcı Konutlardan İzzet Baysal Caddesine kadar yürürüm ara ara.
Yolda insanlar, ağaçlar, çiçekler, çocuklar, hayatın devam ettiğini gösterir.
Gökyüzünde bulutlar, çeşitli şekillerle hayal dünyamızı geliştirir.
Mevsimine göre değişir manzara.
***
Geçenlerde eve dönerken yeni yapılan bir parkın yanından geçtim.
Çocuklar cıvıl cıvıl oyun oynuyorlardı.
Çevre düzeni hoşuma gitti.
Çünkü orası epeydir atıl vaziyette boştu.
Karşıya geçerken bir belediye görevlisi belediye arabasından indi benden tarafa doğru gelmeye başladı.
Arkamdan gelen kişiye kaldırım taşlarını gösteriyordu.
Çoğu yerinden oynamış yapılması için galiba listeye aldırıyordu.
Ben de öyle bir anda içimden gelerek “ Park ne güzel olmuş.” Dedim.
Adamcağız önce şaşırdı sonra yüzünde gülümseme ile “Çok teşekkürler keşke herkes sizin gibi taktir etse.” Dedi.
Aslında güzel olanı taktir etmek zor değil.
Dedim ya Boluyu seviyorum iyi ve güzel olarak ne yapılıyorsa, taktir ederim, teşekkür ederim.