Rabbim!
İtirafımızı Pişmanlığımızı, Samimiyetle Ettiğimiz Duamızı Kabul,
İhsanınla Beratımıza Kavuşmayı Nasip Et!..
***
Şu dünyaya her gelen çıplak gelir, en büyük yaşam sermayesi nefesini bile sonradan ağlayarak alır. Nasıl gelir, ne getirir dersen? İnsan olarak gelir, insanlıkla gelir o kadar. Değer de bulur, sevince boğar kendisini bekleyenleri.
***
Bizler eline sonradan verilen oyuncaklarına, giyip kullandıklarına bakarak kimine zengin dedik, kimine fakir. Kimini görünüşüne bakarak üstün tuttuk, kimine sırtımızı döndük, onları gördük hakir.
***
Keşke beyinlerimizdekini, gönüllerimizdeki sahip olduklarımızı gösterebilseydik… Giyimli giyimsiz, zengin fakir karşımıza gelen insanlarınkini de görebilseydik, görme sezme gayretinde olabilseydik. İnsanları düşündüklerini yaşarken ki halleri ile beyinlerinden kalplerine, kalplerinden de yüzlerine aksedenleri ile değerlendirebilseydik; kim zengin olurdu, kim fakir? Kim hakir görülürdü, kim vezir!
***
Şaşmayan bir gerçek var; ne olursa olsun, kim nasıl görürse görsün, insanları eşitleyen insan olarak doğmak ve kaçınılmaz son ölüm. Dünyadan göçerken sahip oldukları, sıkı sıkı ellerinde tuttukları mal mülk ne varsa ardına bırakır, kendine, insanlara ve çevrene yaptıklarını yanına verip, üç beş metre beze sararlar zengin de olsan fakir de, o da nasibinde varsa eğer. Sonra, sonrası kara toprak ikisini de aynı şekilde karşılar, alır koynuna. Bakmaz üstüne konan şaşalı lahite ya da yan yana dizilen kara taşa. Kimilerinin riya ve gösterişle yaptığı törene yahut gelenin garipliğine bakmaz. Bâki olanın sözü vardır artık. Yalan, riya, azgınlık dünyada kalır, samimiyet, ihlas ve duan varsa yanında ne mutlu.
***
Börtü böcek, bedeninde beslediğin ve bedeninden beslenecek hangi canlıya nasip edilmişse, var beslen diye ferman verilince, ne mal vardır ne evlat akraba, ne de eş dost yahut menfaat alıp verdiğin ortakların. Hepsinin yoldaşlığı toprağa gömünceye kadardır, bırakıp kaçıverirler ardına bakmadan. Bıraktıklarını kapmanın, lime lime pay edip alabilmenin gayretine düşerler. Dertleri benim sanma, neden daha çok mal mülk bırakmadı, neden az düştü payıma beni mağdur etti diye söylenirler ardından şükür ve dua etmeden. Senin onları düşündüğün kadar değil, binde biri kadar akıllarına gelmezsin inan. Kendini düşünmeyeni başkası düşünür mü sandın? Yanıldın hem de çok yanıldın lakin çok geç kaldın; keşkelerin, âhların ruhu yakan yerdesin…
***
Sana verilen akıl ve etmen gereken imanla ölümü ve de ölümden sonrasını düşünecek, ona hazırlanacak yetidesin.
"Eline diline beline sahip olmak", "Emrolunduğun gibi dosdoğru olmak", şerefle yaratılmış insan olmanın erdemine, sorumluluğuna sahip, ya öğrenen, ya öğreten ya da bunlara yardımcı olan; hak hukuk, adalet üzere hareket eden, herkesin fayda vereceğine inandığı, ilim ve iman sahibi, çalışıp üreten, ürettiğini paylaşan hakiki müslüman olmak lazımdı. Aldatmak gayretimizdi, oysa gördük ki, aldatanın kendisi ebediyen aldanan oldu.
***
Yâ Rab!.. Bizler insan olarak yaratılmanın şerefini ve kıymetini bilemedik. Para, mal mülk çokluğu ile makam, koltuk kapmakla, süslü takımlar, pahalı giysiler giymekle, tripleks apartmanları yalnız başımıza kullanmakla, lüks arabalara binmekle adam; erişilmez kıymete haiz insanlardan olduğumuzu sandık.
***
Öncelikle insana sahip çıkmak, insanı koruyup kollamak yerine, onları rakip gördük, gurur ve kibrimizle baktık. Kendimizle eşit görüp kardeş olmak yerine, onların sırtına binmeyi, ellerindeki nafakalarını son lokmalarına kadar alıp, emeklerini çalmayı yahut çalanları seyretmeyi; kapımıza muhtaç etmeyi, onlarla alay etmeyi yeğledik. Hayvanları çocuklarımızdan üstün tuttuk, onlara verdiğimiz emek ve masrafı insan yetiştirmekte göstermekten kaçındık. Kâinatın insan için yaratıldığını ihmal ile göremedik, görmek te istemedik. Hayvana reva görmediğimiz zulmün daha âdîcesini insana reva gördük, insana zulüm yapana da, yaptığı zulme de ses çıkarmadık, kafamızı döndük, gözümüzü kapattık, sesimizi kıstık. Göklere yükselttiğimiz beton bloklara kendimizi gömdük, kendi rahatımıza baktık. İnsanın toplumla, cemiyetle bir olacağını, sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı, insanla insan olarak kucaklaşıp anlaşmayı unuttuk. Karunlaştık ama yalnızlaştık; mal mülk ve makamımızla gönlümüzü bedbaht ettik. Paylaşmanın zevki, kucaklaşıp konuşmanın, neşeyi derdi birlikte duymanın yüceliği ve mutluluğu hasretimiz oldu.
***
Adaleti ve adil olmayı nefsimize işkence gördük, unuttuk ya da unutturduk. Haram helal gözetmedik, ölüme ve ölenlere ibret gözü ile bakmadık. Dünya bize bâki sandık. Benim olsun diye her türlü dolabı, gayreti gösterdiğimiz dünyalıkların şaşaası, tantanası ve debdebesine kandık, sayılı nefesimizi de, ömrümüzü de heder ettik nihayetinde.
***
Yâ İlahî, biz pişman olduk, tövbe ediyoruz bizim gönül güzümüzü aç, hayırlı ilim ve bu ilimle hayırlı işler yapmamızı nasip et. İlim, irfan, hikmet ve hidayet ver ki, imanı kâmil olan İnsanlık şerefine mahzar kutlu insanlardan, sana kul, habibin Muhammet Mustafa’ya ümmet olanlardan olalım. Akıl, fikir ve zihin açıklığı ver ki tefekkürümüzle, seni ve emirlerini, insanlığımızı hatırlayıp, hayırlı ve faydalı; üretken, çalışkan, bilgi sahibi insan olarak yeniden doğalım. Düştüğümüz beyin esaretinden kurtulup, insana yaraşan şekilde insanca yaşamak ve yaşatabilmenin gayret ve bilincine sahip şekilde insanlık düşmanları ile mücadele edebilelim.
***
Allah’ım, bu doğuşumuzu bu kutsal gecenin hürmetine bizleri affına mazhar ederek muştula. Bizleri ve ardımızdan gelecek nesillerimizi sapkınlık ve azgınlıktan, gaflet ve dalaletten, hatta nimetlere nankörlük ve ihanetten tövbemizi kabul ederek akla. Bize verdiklerini bizim için hayırlı bereketli ve devamlı eyleyerek İnsanlık ve Müslümanlık BERATIMIZI ver.
***
Hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza eda; sıkıntı ve zalimlerin baskısında olanlarımıza esenlik ve kurtuluş, ilim yolcularımıza, devlet idarecilerimize, askerimiz, güvenlik güçlerimiz ve bihakkın millet devlet ve kutsallarımızı yaşatmak uğruna azimle çalışanlarımıza sağlık sebat azim ve başarı ihsan et.
Vatan millet, din ahlak ve insanlık düşmanlarını kahrınla ıslah et. Dualarımızı, ibadetlerimizi, işlerimizi makbul, iki cihanımızı mamur eyle. Berat gecemizi şerlerin define, hayırlarımızın fethine, salgın hastalık belâsı başta görünür görünmez her tür kötülük ve kötülerden kurtuluşumuza vesile kıl. Bizleri, milletimizi, zulüm altında inleyen kardeşlerimizi, âlemi İslam’ı felaha çıkar. Bizlere ve neslimize insanca yaşamayı ve yaşatmayı nasip et. Şüphesiz ki sen bizlerin de kâinatın da sahibisin. Affetmeyi seversin, bizleri affet, peygamberimiz başta cümle enbiyaya, evliyaya, şühedaya, hademe i Kur’an, hademe i İslâm ile ehli İslam’ın ve hanemizden ahirete intikal edenlerin ruhlarına rahmet ederek dualarımızı kabul et. Senin gücün her şeye yeter.
Berat Kandilimiz kutlu, geleceğimiz umutlu, hayatımız mutlu, kazancımız bereketli, ahir ve akıbetimiz hayırlı güzel olsun İnşaallah.
Amin.