Heyecanımız ve enerjimiz büyüktü. Başkan’ın isteğiyle kurulan Turizm Komisyonu başlangıçta oldukça sükse yaptı. Hemen hemen bütün meclis üyeleri komisyon üyeliğine talip olmuştu. Yani herkes Bolu’da Turizm adına bir şeyler yapmak istiyordu. Komisyon kurulmuştu ama bir yönergesi yoktu. Yönergeyi bizzat kaleme aldım. O günkü Yazı İşleri Müdürümüz Sn. Hayri Mısırlıoğlu’da yönergeyi biraz daha belediye diline uygun hale getirdi. Yaptığım araştırmalarda genelde Turizm ve Kültür birlikte ele alınıyordu. Bu noktada Başkan hem fikir değildi. Bu durum benim kendisi ile ilgili ilk niyet okumama sebep vermiştir! Komisyonun kısa ve öz amacı olarak, Bolu Belediye sınırları içinde turizm hareketliliğini artırmak ve Bolu şehir merkezinin turizm gelirinden daha yüksek pay almasını sağlamak olarak belirledik. Yavaş yavaş, belediyeye alışıyorduk. Çevremizde genişliyordu. Özellikle sosyal medya üzerinden arkadaşlık gönderenlerin sayısı her geçen gün artıyordu. Tabi yeni kazanılmış bir belediye ve yılarca belediyenin kapısından girememiş birçok insan Bolu Belediyesi ile bir şeyler yapabiliriyim hevesiyle, farklı referanslarla ve bir umutla bize ulaşıyordu. Başkan’da özellikle turizmle ilgili istek ve projeleri bana yönlendiriyordu. Bende elimden geldiğince hepsini dinliyor bazen komisyon üyesi arkadaşlarla bezen de ilgili birim yetkilileriyle değerlendiriyorduk.
İlk olarak Bolu’da ki Turizm üzerine iştigal eden işletmecileri bir araya getirdik. Belki de Bolu’da ilk defa yapılmıştı. Katılım oldukça iyiydi. Genel anlamda memnuniyet vardı. Sadece Turizmin sürdürülebilir ve kesintisiz olmasını yani alt ve üst yapı hizmetlerinin eksiksiz yerine getirilmesi isteniyordu.
İlerleyen haftalarda Bolu merkez de turizm hareketliliğin yükseltecek ve ekonomik değer katacak 14 maddeden oluşan ve neler yapılabileceğine dair bilgileri içeren raporu Başkan’a, her iki meclis grubunun başkanlarına ve Başkan’ın danışmanına teslim ettim. Bunu yapmamın sebebi ileride Turizm Komisyonu’na ve şahsıma gelebilecek eleştirilere karşı elimde bir belgenin olmasıydı. Maalesef o dosyada bulunan hiçbir proje hayata geçmedi. Bazıları mecliste onanmasına rağmen. Tabi bir Pandemi gerçeği de yaşadık. Bana göre Pandemi de işin tuzu biberi olmuştur. Bugüne kadar Bolu Turizm’ine katkı anlamında Bolu Belediyesi’nin en başarılı işi yukarıda belirttiğim 14 madde içerisinde de yer bulan Saraçhane Meydanı’nın ortaya çıkarılmasıdır. Bu projeyle ilgili olarak birkaç kez meclis toplantılarında söz aldım. Sadece binaların yıkılmasının yetmeyeceğini meydanı çevreleyen binalarda da ciddi bir tipoloji çalışması yapılarak birbirinden farklı yapıların tarihi dokuyla uyumlaştırılması gerektiğini belirttim. Yani, çatı kiremitlerinden, işyeri tabelalarına kadar her detay ele alınmalıdır ki Bolu’ya bir değer kazandırılabilsin.
Hem göz önünde bir yer olması hem de kod farkı sebebiyle Saraçhane Meydana yapılan mimari projenin daha iyi bir elden çıkması gerekirdi. Maalesef yapılan işte çok ciddi hatalar var. Ne kadar düzeltme yapılabilir bilmiyorum. Belediyelerde bir tane baş mimar görev yapmalı. Bu kişide hem eğitim hem de tecrübe olarak çok ileride olmalıdır. Bu olmuyorsa da bu tip projeler bir kurul tarafından değerlendirilmelidir.
Zannediyorum Başkan’ın ikinci başkanlık vekaletini bırakışıydı ve ilk defa uzun bir tatile çıkıyordu. Kurban Bayramı’ydı. Bir belediye meclis üyesi içinde iyi bir fırsattı. Bana nasip oldu. Program oldukça yoğundu. İYİ Parti’de Bayramlaşma vardı. Kendi aracımla biraz erken çıktım. Önce Kültür Sosyal İşlere uğrayacaktım. AK Parti il merkezinin önünden geçerken kalabalığı görünce döndüm ve bir sürpriz yaptım. AK Partililer de şaşırmıştı ama oldukça mutlu oldular. Bayramlaşmaları başlamadan ayrıldım. Haber bomba gibi patlamıştı. Jet hızıyla Akdeniz mavi sularında tatilini yapan başkana haberi uçurmuşlardı. Başkan’ın canı sıkılmıştı. Belli ki içerlenmişti. Bu olayı her defasında şakayla karışık yüzüme vurdu. Halbuki daha stratejik davranabilir AK Partiyle olan soğukluğu ve sataşma siyasetini bu vesileyle bitirebilirdi. Daha sonra AK Parti İl Başkanı değişince, yeni Başkan Sn. Suat Güner’in makamına deyim yerindeyse tıpış tıpış gitti. Ama iadeyi ziyaret gerçekleşemedi. Ve Bolu Belediyesi’nin işleri Ankara ‘da hep sümen altında kaldı.
Vekalet süresince bir vatandaş belediyenin yanında bulunan iş hanı inşaatının istinat duvarlarından intihara kalkıştı. Onunla birebir konuştum bir türlü ikna olmuyordu. Daha sonra niyetini anladık ve mahalden ayrıldım, kısa bir süre sonra intihar girişiminden vazgeçti. Yani dolu dolu PR ı yükse bir başkanlık vekaleti yaşadım. Kendi adıma ciddi artıları oldu. Tabi en unutulmaz anımız Kültür Sosyal işler Müdürümüz Sn. Güler Mert’le oldu. Kurban bağışları ve kesimleri için birlikte eski aşevinde çalışırken. Güler hanımı bir vali yardımcımız aradı ve bağışlarla ilgili bilgi sordu. Güler hanım, gayri ihtiyarı Cumhur Başkanım’da burada deyince. Karşıdaki sesin birkaç saniye kesilmesinin ve nasıl yani denmesi üzerine Güler Hanım tebessümle yani Başkan vekilimiz Cumhur Bandakçıoğlu diyerek düzeltmek zorunda kalması anı unutulmazdı. Bu anekdot o gün bugündür dilden dile dolaşmakta ve tebessüm ettirmektedir. Evet bu vekalet sayesinde bende Bolu Belediyesinde, Başkanım ünvanı alanlar kervanına katılmıştım. Ama bir farkla! Belediyemizin birçok personeli ve birçok arkadaşım bana o günden sonra hep Cumhur Başkanım diye hitap etmiştir.
Devam edecek...