Gazetecilik nedir?

Gazetecilik nedir?

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Rengim Sine Nazlı, internet gazeteciliğinin yazılı medya üzerinde ki etkisi ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte gazeteciliğin yaşadığı süreç hakkında açıklamalarda bulundu.

  

Haber: Semih Baykal


Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Dr. Öğr. Üyesi Rengim Sine Nazlı, bir dönem aynı Üniversite de basın danışmalığı ve 4 buçuk yıl Kırıkkale Üniversitesi’nde Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve aynı üviversitede Rektör basın danışmanlığını yaptı. 2017 yılından itibaren, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Sine, yeni medya ve sosyal medya da haberlerin sunulması, güvenirliliği ile yazılı ve görsel basındaki yansımaları üzerine araştırmalar yapıyor.

‘Vatandaşların prim vermemesi gerekiyor’

Sosyal medyanın ortaya çıkmasıyla birlikte insanların artık her gördüğü olayı telefonuna çekip paylaşmasıyla birlikte kendisini gazeteci olarak yorumlaması noktasında mesleğin sıkıntılı bir noktaya geldiğini anlatan Nazlı; “Dünya da yurttaş gazeteciliği denilen bir kavram var. İnsanlar bunu Türkiye'de daha farklı yorumluyor. Eline telefonu alan herkes bir şey görünce çekip Facebook, Twitter'da ya da farklı bir sosyal medyada paylaşıyor ve kendini gazeteci olarak yorumluyor. Yurttaş gazeteciliği böyle bir şey değildir. Bu şekilde yorumlara vatandaşların prim vermemesi gerekiyor. Bu anlamda gazetecilik mesleği sıkıntılı bir hale geldi” dedi.

 

‘Halk haberlerin böyle olmasını istiyorsa gazeteler ne yapsın?’

Cemil Meriç’in sylediği ‘Kitap fazla ciddi, gazete fazla sorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi’ sözlerini de değerlendiren Nazlı, bu noktada her topun gazetelere atılmasına karşı olduğunu ifade ederek; “Gazeteler sorumsuz değil ama dönemin getirdiği şartlar neyse, gazeteler kendini o şekilde güncelliyor. Bu konuda, topu gazetelere atılmasına karşıyım. Eğer Meriç’in o zamanlarda dediği gibi gazetelerde sorumsuzluk söz konusuysa şunu sormak lazım; halk mı böyle bir şey istiyor? Asıl bu soru sorgulanmalıdır. Çünkü gazetelerin halka bilgi verme noktasında eğitici mecralar olarak düşünsek de, her ne olursa olsun gazeteler birer ticari kuruluştur. Bu yüzden gazetelerinde bir şekilde ayakta kalması gerekiyor. Halk haberlerin böyle olmasını istiyorsa gazeteler ne yapsın” ifadelerine yer verdi.

‘Yalan haberler basına olan güveni çok azalttı’

İnternet gazeteciliğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, bilginin doğruluğunun teyidi yapılmadan haber yapıldığını ve bu yüzden yalan haberlerinde ortaya çıkmasından dolayı halkın basına olan güveninin azaldığını anlatan Nazlı; “Kişiler internet ortamındaki her şeyi sosyal medya olarak yorumluyorlar ama aslında hepsi yeni medya çatısı altında birleşiyor. Yeni medya halkın bildiği gibi facebook, twitter gibi sosyal medyalar değil. Yeni medya internet gazeteciliğidir. İnternet gazeteciliğini iki ya da üç çerçevede ele alabiliriz. İlki muhabirlerden söz edeyim, durumları çok zor. Çünkü büyük bir hızla mücadele ediyorlar. Sürekli son dakika haberleri ve reklam alabilmeleri için tıklanmaları da gerekiyor. Böyle olduğu için gelen her haberi doğruluğunu teyit etmeden anında giriyorlar. Bunun sonucunda bazen yalan yanlış haber yapmış oluyorlar. İkincisi; halk açısından bakacak olursak, bu tarz yalan haberler basına olan güveni çok azalttı. İnsanlar artık haber içeriklerinin güvenirliğine inanmıyorlar. Bu yüzden ülkemizde artık teyit org gibi haberin teyit edildiği siteler çıktı” cümlelerini kullandı.

‘Yazılı basın internete çok kolay uyum sağladı’

İnternetle birlikte artık insanlarda yazılı basının biteceğine dair düşüncelerin oluştuğunu ama hala gazete alıp okuyan bir kesimin hayatta olduğunu belirten Nazlı; “Gazete ne olursa olsun bir alışkanlık. İnsanları X-Y-Z kuşakları olarak sınıflandırırsak, interneti her ne kadar gençler kadar aktif kullanmasa da, yazılı basına alışkın gazetesini alıp okuyan bir kuşak var. Özellikle de spor alanında oynanan şans oyunlarını dijital ortam yerine gazetelerden takip eden büyük bir kitle de var. Fakat insanlarda internet çok yeniyken yazılı basını bitirdi gibi düşünceler oluştu. Ama tam tersi yazılı basın hiçbir zaman bitmeyecek. Evet gazetelerin bundan 10 yıl öncesine kıyasla tiraj düşüyor. Ama yazılı basın internete de çok kolay uyum sağladı ve hayatını başarılı bir şekilde sürdürüyor” şeklinde konuştu.

‘Gazetecilik yapmak isteyen kişi mesleğini sevmelidir’

Son olarak okuldan mezun olduktan sonra basın sektöründe çalışmak isteyen öğrencilere çağrıda bulunan Nazlı; “Çok okumalılar. Genel kültürleri çok iyi olmalı. Edebiyatı bilmeliler. Özellikle benim kendi kendime bir hassasiyetim var, bunu her yerde söylüyorum. Her yazı yazmasını bilen iyi bir gazeteci olmuyor. Gazetecilik yapmak isteyen insanların, toplumu aydınlatması da gerekiyor. Türkçemizi doğru düzgün kullanabilmesi gerekiyor, imla kurallarını hakim olmalılar. En önemlisi, sürekli araştırmalı, bu meslek merakın bitmediği bir meslek. Gazetecilik yapmak isteyen kişi mesleğini sevmelidir. Bu meslek bir tutkudur. Bu tutkuya sahip insanlar kendisini geliştirerek bu mesleği lakıyla yapabilirler”dedi.

Yorum yazın

UYARI : Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. Ayrıca suç teşkil edecek hakaret içerikli yorumlar hakkında muhatapları tarafından dava açılabilmektedir.
22ARA2019